Madde 3: Ayrıntılar

(Aylarca yazmamanın bir cezası olarak olan biteni maddeler halinde yazmaya niyetlenmiştim, fakat sıkılmak üzereyim. Bu yüzden bu 3. ve sonuncu madde olacak. Bundan sonra daha sık yazacağıma inanıyorum gönülden, ekranın diğer tarafındaki pek sayın ve sevgili okur/lar. Aklımda bir sürü fikirler var!)

Bu bölümde sizlere son birkaç ayda hayatıma girmiş kaydadeğer bir kısım nesneleri kısaca tanıtmak istiyorum. Bu nesnelerin birçoğu yeni taşındığımızda ev hediyesi olarak geldi. Dedim ki blogumu “öğreten kadının havlamaları”ndan “sevgili günnük” haline sokmuşken araya bir de “şekerim dekorasyon dünyasında bunlar oluyor” tadında bir yazı sıkıştırayım, zira pek yakında entelötesi bilimkızı havalarıma bürüneceğim, korkan olursa bu yazılara kaçar, saklanır.
– Bonsai:

Bulmacaların o vazgeçilmez sorusu olan “Japon çiçek düzenleme sanatı” yani “ikebana” sayesinde, Japon bir arkadaşımı “sen Japon kültürü hakkında ne çok şey biliyorsun!?” diye haykırtmıştım. Oysa ki o zamanlar Japonya hakkında bildiklerim bugün bildiklerime oranla o kadar azdı ki, misal bildiğim tek Japonca kelime büyük olasılıkla zaten ikebana idi :) En azından şimdi animelerden öğrendiğim küfürler var mesela. (Eminim onlarla da çok şaşırtabilirdim Japon arkadaşımı). Her neyse, bulmacalarda neden ikebana kadar popüler olmadığını anlayamadığım bir başka Japon sanatı da bonsaidir. Japon kültürüne olan ilgimizden haberdar olan, çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Kevin ve Amanda (ki kendisi iki sene Japonya’da yaşamış bir ablamız) bize hediye olarak bonsai getirmişler. Tabi çok sevindik. Fakat sanırım bonsai zaten geldiğinde kurumaya başlamıştı. O yüzden iki-üç hafta sonra iyice kahverengileşti. Meren’in budama çalışmaları da sonuç vermeyince, şimdi evde yanından gelip geçerken iç geçirmemize sebep olan bir kuru bitki haline geldi. (Aşağıdaki fotoğraf bonsainin bize geldikten 1 hafta sonra çekilmiş hali. Ühüh..)

- Buddha:

Göbeğini okşamanın uğur getirdiğine inanılan Buddha’yı, göbeğine dövme olarak yaptırmış olan pek sevdiğimiz başka bir arkadaşımız Nathan’ın kendi elleri ile yaptığı Buddha resmi :)

- Şişe giysileri:

Meren’in labına yeni katılan doktora öğrencisi Çinli bir kız getirdi bunları da. Kızın ismini unuttum. Ama şişe giysilerinin hastası oldum.

- Kızılderili reisi amca ve kurt:

Ölmekte olan bonsaiye belki bir faydası olur diye yanına özenle yerleştirmiş bulunduğumuz kızılderili amcamızı Meren bana Oklahoma’ya konferansa gittiğinde almış. Fakat onun duaları bile bonsaiyi kurtarmaya yetmedi. Ühüh…

- Shiddy:

Bu kardeşimizi Etsy‘den buldum aldım. Etsy dünyanın her yerinden sanatçı, zanaatçı, hobici insanların ürünlerini sattıkları müthiş bir websitesi. Hergün ağzımdan sular damlayarak bakıyorum bu siteye. Harika şeyler var. Shiddy’i CreativeHook isimli ablamızın dükkanında görür görmez hastası oldum. Tanıtım sayfasında “Kötü bir gün mü geçiriyorsunuz, birisi sinirinizi mi bozdu? Bırakın Shiddy sizin için orta parmağını gösteriversin, bırakın herkes bilsin canınızın sıkkın olduğunu” gibi bir şeyler yazıyordu :)))

- Resim çerçevelerimsi:

Bu çerçeveleri ben yaptım. Resimler Sadi Güran isimli müthiş yetenekli bir abimizin Bant Dergi’deki bir çizgi öyküsünün kenarından (kestim de yapıştırdım yani). (Bu arada Bant Dergi ve Sadi Güran‘ın resimleri çok güzel.)

- My Starry Night:

Yine Etsy’den. Justin Vining isimli bir suluboya sanatçısının aynı isimli resminin (orjinalini değil) bir baskısını aldık. Suluboya kağıdına benzer bir kağıda bastırdığı için sanki orjinal gibi duruyor. Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” eserinden esinlenme. Pek leziz.

İşte böyle… Bir ara sizlere yeni labımda neler yapıyorum onu yazacağım. Çok keyifli!

  • Share/Bookmark

Yorum yapın