Sıkı dostluklar için aktör resimleri

Ortaokuldaki ilk senemdi. En yakın arkadaşlarım Aslı ve Dilay’dı. Aslı’nın dergilerden keserek biriktirdiği bir sürü Michael Jackson resimleri vardı (o zamanlar Michael Jackson’ın pedofil olduğu söylentileri yoktu, ve burnu da düşmemişti). Dilay ise Evde Tek Başına’daki çocuğun (ismini telaffuz etmek bana hep garip gelmiştir, Makkulay Kalkin’in :) resimlerini biriktiriyordu. Orta Okullu Küçük Kızlar El Kitabı’nda belirtilen kurallar gereğince, bir başkasının resmini biriktirdiği, hayranı olduğu ünlü kişinin resmini biriktiremezdiniz.

mj.jpg mc.jpg

Aslı ve Dilay aynı servise binerlerdi, yakın oturdukları için, bazen birbirlerinin evine gidip ödev yapar, birlikte ders çalışırlardı, ben de onların bu yakınlığını içten içe kıskanırdım. Daha doğrusu onların bu yakınlığını değil de, Aslı’yı Dilay’dan kıskanırdım. Bu bakımdan, ortama uyum sağlamam, onlardan biri olmam çok kritik bir meseleydi. Aslı ile ortak noktalarımızın ne kadar çok olduğuna dikkat çekmeli, onu kendime yakınlaştırmalıydım. Ve elbette işe, kendisine deliler gibi hayran olup resmini biriktireceğim ünlü bir adam bulmakla başlamam gerektiği aşikardı.

Görünüşte pek erkek Fatma değildiysem de, ruhen erkek Fatma’lık vardı sanırım bende. (Hoş görünüşte değilim diyorum ama, birgün sokakta oynarken apartmana yeni taşınan Tevfik isimli veledin kollarıma bakıp “Duygu sen de amma kıllıymışın” dediğini hatırlayıp güldüm şimdi, neyse o başka hikaye). Böyle bir artisin resmini filan biriktirme gibi konulara dair jetonlar bende hep diğerlerine göre geç düşerdi. Nitekim, bu gecikme yüzünden ortalıkta kayda değer bütün aktör adam (ve aktör çocuklar), sınıftaki kızlar tarafından kapılmıştı. Fakat Aslı’ya onun için en uygun yakın arkadaşın ben olduğumu kanıtlamak için kendime birini bulmalıydım.

Havada uçuşan Michael Jackson ve Makkulay Kalkin resimlerinin canıma tak ettiği bir gün, eve döndüğümde hemen TV Guide’ın sayfalarını tek tek incelemeye başladım. Yayınlanacak filmlerin aktörlerini filan küçük kareler halinde sayfanın orasına burasına koyardı bu dergi. Resim biriktiren küçük kızlar için en önemli kaynaklardan biri TV Guide, diğeri de Blue Jean dergisi idi. TV Guide’ın benim için kesin çözüm olacağına inancım tam, sayfaları çevirdikçe çeviriyor, ya çok yaşlı aktörlere, ya da Şener Şen’e Kayahan’a filan rastlıyordum – ki Orta Okullu Küçük Kızlar El Kitabı’ndaki kriterlere göre, bu kişilerin resmini biriktirmem imkansızdı, zaten mümkünse yabancı biri bulunmalıydı (Tarkan’ı Elif kapmıştı). Beni sıkıntılı sıkıntılı TV Guide hatmederken gören teyzem ve annem “hayrola ne oldu” diye sorup cevabı duyunca, onlar da ellerine birer TV Guide alıp iki koldan bana yardım etmeye koyuldular. O dakikadan sonra umutsuzluk katsayısı gitgide artan bendeniz ile annem ve teyzem arasında şuna benzer bir diyalog yaşandı:

Annem: Hah buldum, Tom Kuruuuz var!
Ben: Hayır onu Gonca biriktiriyooğğğğ :(
Teyzem: Buldum buldum, Kevin Kosnır olmaz mı? Bak burda çok yakışıklı çıkmış, Kurtlarla Dans.
Ben: Ühühüü, onu da Evşen biriktiriyoğğğğğ…
Annem: Patrik Şıvayze?
Ben: (Ses gitgide daha ağlamaklı, sinirle sayfaları çeviriyor) O kim anne yaaağğğğ?
Annem: Yavrucum hani Hayalet filminde Demi Mur’la oynayan adam var ya, romantik.
Ben: Bitek Hayalet’te oyanayan adamın resmini nerden bulcam ben yaağğğğğ? Kimse bilmiyodur onu şimdi.
Annem: Aman iyi ne halin varsa gör canım evladım.
Ben: Ühüeeee… Ben niye normal değilim?

Velhasılı kelam, hatırladığım kadarı ile resim filan biriktirmedim. Kimseleri beğenemedim. Aslı da bir süreliğine Dilay’ın oldu. Bir sene sonra Dilay Aslı’ya küsüp beni kafaladı, en yakın arkadaş olduk. Aslı’yı da en son üniversitede gördüm, kominis olmuş. Daha sonraki senelerde kendimi zorlayarak Bon Jovi’nin birkaç resmini biriktirdim, ama o konuda da yeterli istikrarı gösteremedim zira Bon Jovi de resimlerinde yakışıklı çıkma konusunda pek istikrarlı değildi, maymun gibi fotoğrafları da vardı, ergenlik bünyem bu tutarsızlığı kaldırmadı. En son beni defterime evde beslediğim güvelerin larvalarını resmederken yakaladıklarında, polise “ama ben hem bilim kadını hem de terzi olmak istemiştim!” diye ifade verecektim. Dergiden resim kesme eğlencesinin Google Resim Arama aracı ile ortadan kalktığı şu günlerde ise Makkulay Kalkin’in şöyle bir fotoğrafını bulacaktım (ağzı yüzü dağılmış yavrucağzın, evde yalnız, başıboş bıraktılar böyle oldu, tüh tüh):

mc-yamul.jpg

Bunları aklıma getiren ise, 5 Kasım sabahı kendimi önce Time dergisinin şu kapağını yırtıp duvara mı assam diye düşünürken, sonra da İnternet’te Obama’lı tişört ararken bulmuş olmam. Resim biriktirme jetonunun düşmesi (kısmet) bugünlereymiş anlayacağınız.

Bu arada Obama demişken, hayat bize şu fotoğrafları biriktirtti:

4 Kasım akşamı Obama’nın başkan olacağı kesinleştiğinde, seçim sonuçlarını birlikte izlediğimiz Amerikalı arkadaşlarımızla kendimizi Fransız Mahallesinin sokaklarına atıp orada gördüğümüz herkese, ama özellikle zenci “bradır ve sistırlarımıza” sarıldık.

Bir ara sokaktan arabası ile geçen zenci bir abla durup arabanın radyosunun sesini iyice açtı, ve sokak ortasında öyle 15-20 kişi dans edildi. Bizimkiler “sonunda ülkemizi sevebiliriz!” diye tatlı bir sarhoşluk içindelerdi. Herkes salak salak gülümsüyordu.

Gideyim Google Resimler’de Obama arayıp bilgisayarıma duvar kağıdı yapayım. Modern zamanın resim biriktirme sanatı!

  • Share/Bookmark

9 Yorum »

  1. AtillaAktuna said,

    Kasım 11, 2008 @ 15:42

    Bon Jovi’yi bile anladım da, Macaulay Culkin’i hala çözemedim

    ;)))))

  2. farukahmet said,

    Kasım 11, 2008 @ 17:46

    O yine iyi, ben ablamların klasör klasör Küçük Emrah’larını hatırlıyorum
    80′s: The biggest mistake since the 70′s

  3. mormomlati said,

    Kasım 11, 2008 @ 21:18

    sizinle aynı yaşlarda olduğumu tahmin ediyordum ama bu yazınız bana ablalarımın abilerimin ilk ergenlik yıllarınını yaşadığı 80 li yılların ilk yıllarını hatırlattı .

  4. Düygü said,

    Kasım 11, 2008 @ 21:35

    80′lerin ilk yıllarında popomda bezle dolaşıyordum :)
    Michael Jackson ve Makkulay Kalkin örnekleri gerçek ama diğerleri aklıma öyle gelen şeyler (haliyle birebir hatırlamıyorum). Onlara bakarak tarih tahmin etmeye çalışmayınız :) Yanıltıcı olabilir.

  5. mormomlati said,

    Kasım 12, 2008 @ 21:48

    Aslında sizin yaşınızı ne tahmin etmek ne de vurgulamaktı , sadece benim ortaokul yıllarımda bu resim – fotograf – poster toplama işlerinin hiç birinin yapılmadığı gibi yapanlar varsa yaptıklarını ulu orta söyleyemezdiler, demodeydi çünkü. Bu nedenle ablaları abileri hatırlayıverdim.

    Lakin benim yorum yaparken baktığım dünya, kuyunun dibindeki kurbaganın dünyasına benzemiş. :)

  6. Deniz Ural said,

    Kasım 14, 2008 @ 09:58

    Ben ortaokulda, Brad Pitt’i önceden kapmış şanslı kızlardandım. Peçete, kartpostal gibi ne bulursam biriktiren bir çocuk olmamın verdiği alışkanlık bana, bu muhteşem güzellikteki erkeği kazandırmış olmalı. İzmir’deki kuzenimse Tom Hanks -Meg Ryan birikticisiydi. Evet, sadece Tom Hanks değil, yanında Meg Ryan da olacak, ikili. O zamanki mektuplarımızın içine doldurulmuş, hatta üzerine yapıştırılmış Brad Pitt kafaları, Tom Hanks -Meg Ryan’ın parmak araları bile ince ince kesilmiş fotoğrafları çıkardı. Hey gidi. Geçen sene bulduk da güldük, iyi ki yapmışız. :)

  7. Düygü said,

    Kasım 15, 2008 @ 01:22

    Efenim benim ortaokula başladığım yıl acaba Brad Pitt daha ortada değil miydi diye düşündüm bir an. Yani Brad Pitt’i bilsem resimlerini tabiy ki biriktirirdim ama kesin ben onu seçene kadar biri kapardı :(

    Misal, sonraki senelerde Fatoş kuzenim kendisinin resimlerini biriktirdi Vampirle Görüşme filmini takiben. Hastasıyız ailecek. (Hem Fatoş’un hem Brad Pitt’in ehuahe).

    Obama resimlerinden kolaj mı yapsam bi duvarıma diye ciddi ciddi düşünüyordum üç dakika öne. Bi silkindim, kendime geldim. Onun yerine Türkiye’ye döner dönmez politikaya atılmaya karar verdim :)

  8. nurvenur said,

    Kasım 17, 2008 @ 06:09

    Birsey anlamadim ben bu secimlerde, New Orleans’da yasayan o kadar African-American’a ragmen niye McCain cikti oradan Louisana’dan?

    Obama’ya ben de yavas yavas asik mi oluyorum ne? O ses tonu, o durus, o bakis, o karizma, herseyi yerli yerinde. Michelle’i kiskaniyorum ne yalan soyleyeyim. Son iki Time’in kapaginda da cok tatli:)

  9. irem said,

    Haziran 27, 2009 @ 05:34

    benimde seda die bi arkadaşım tokio hoteli biriktiriyo bende biriktirmiyorum ama tokio hotel hasatasıyım ama bendede posteri varr çokk ksefiyorum onlarııııııı

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın