İçimdeki (kırılgan) metal hayvanı

“Metal müzik rooaoahaha, yeahhhhh!” diyerek başlamak istiyorum bu yazıma izin verirseniz. Sizleri içimde yaşayan ve zaman zaman uyanan heavy metal müzik heyvanı ile tanıştırmama izin verin. Merhaba, ben Duygu, 27 yaşımdayım, doktora yapıyor, blogumda din ve evrim kuramını barıştırmanın yollarını arayan yazıların arasına metal müzik sıkıştırıyor, sabah erken kalkıp poğaça hamuru yoğururken Dream Theater dinliyorum. Evliyim, 3 çocuğum yok.

heavymetal.jpg

Öte yandan -bana şu anda bu satırları yazdıran- bu naçizane metal hayvanı, “Yaktın beni Trans-Siberian Orchestra” diye de başlayabilirdi bu yazıya. Zira… yaktın beni Trans-Siberian Orchestra beeeee! (senden kısaca TSO diye bahsedeceğim ceza olarak)… Neden? Şundan:

Birkaç ay önce e-posta kutuma düşen bir “N’orlins’ta neler olup bitiyor” mektubunda, 19 Aralık’ta eskiden pek severek dinlemiş olduğum bir grup olan Trans-Siberian Orchestra‘nın konser vereceğini okur okumaz, gerek N’orlins’ta yaşamayan arkadaşlarıma hava atmak olsun, gerekse de N’orlins’ta yaşayan arkadaşlarım benimle konsere gelsin amacıyla hemen Facebook’ta bir “bu konsere gitmeliğğğyiiiiiiz!” olay sayfacığı oluşturuverdim, biletlerimi aldım, cebime kodum. Heyecanla konser gününü beklemeye başladım.

savitic.jpg

TSO aslında, Savatage isimli bir heavy metal grubunun üyelerinin yan projesi olarak ortaya çıkmış; kendilerinin de konser sırasında benzer bir cümle ile belirttikleri üzere “klasik müzikle heavy metali bir araya getirelim, paranın emua, çogafedersin…” insanları bunlar. Savatage’ın albümlerinde başlıyor aslında bu klasik müziği metal ile harmanlama sevdası, ve pek de leziz, pek güzel cücücccc cüüücccüc diye gitarların anırdığı parçalar var albümlerde (içimdeki metal hayvanı onları dinleyince mutlu oluyor). TSO ise daha bir yumuşak, popüler, meri kırismıs tandansı yakalamış. TSO’nun Beethoven’s Last Night albümüyle de içimdeki müzikal/rock opera hayvanı kırın çalıyor.

Nitekim bendeniz, bu müzikleri dinlerken sanat için sanat yapılmış, para için de yapılmış ama kişilik var, sentez var, sadece para düşünülmemiş bu albümlerde diye düşünerek, bu albümleri severek bugünlere (daha doğrusu bu “DÜN”lere) geliyorum.

Dün konsere gidiyorum. Yanımda Meren ve Kelly diye Amerikalı bir arkadaşım var. Konserin vuku bulacağı New Orleans Arena’ya doğru yürüyoruz. Sohbet ederken bir ara Meren “Bu Kırismıs müziklerinden temalarından filan çok baydım Kelly bacım, nedir sizin bu Amerikalıların hali, her yerde Kırismıs parçaları çalınıyor” diyor. Bu cümlenin TSO konserine hem de Kırismıs tatiline 5 kala gidilirken sarfedilmesinin ne kadar ironik olduğunu az sonra bütün duyu organlarımızı patlatırcasına anlatacaklar bize.

Girişe varıyoruz, Meren’in ökküz gibi fotoğraf makinasını görünce kapıda bilet kesen görevli “Gardeşim makinaylan girilmez yassahh” diyor. Meren sinirle arabaya geri dönüyor. Biz Kelly ile içeri giriyoruz, fekat bu arada ben konsere gelmiş kitlenin büyük çoğunluğunun çocuklu aileler, yaşlı amca teyzelerden filan oluştuğunu farkedip kıllanıyorum. Ben böyle siyahlara bürünmüş, goth çocukları, rockçı abiler, metalci gacılar nerde diye etrafıma şaşkın şaşkın bakınırken Kelly koltuğumuzu bulmuş, oturuyor. İçimden bir ses (muhtemelen paniğe kapılmış metal hayvanımın sesi) bu konserin sandığım şey çıkmayacağını haykırıyor, kaaaçççç diyor kaççççç!. İyimser olmaya çalışıp “bunlar Amerikalı, rock müzikle büyümüş dedelerimiz teyzelerimiz bunlar, evet evet” diye kendimi kandırmaya çalışıyorum, ama da yani sanki anneanemle Megadeth konserine gitsem bundan garip durmayacak.

t.jpg

Meren geliyor o sırada, fotoğraf makinasından ayrı düştüğü için huzursuz. Sonunda konser başlıyor. İlk birkaç parça konser ışığı teknolojisinin nerelere vardığına ağzımız açık kalarak oyalanıyoruz, böyle efenim lazerimsi ışıklar ordan oraya gidiyor, yukarı aşağı oynayan, uzay gemisi gibi ışık setleri var tepede filan, kalkışa 3…2…1… Fakat birkaç parçadan sonra gözlerimiz gereksiz bir ışık obezitesi haline getirilmiş şovdan yoruluyor. Üstelik parçalar resmen çoluğa çocuğa “Viii viişşş yu e meriii kırismısss” şeklinde çalınan parçalar. Vıcık vıcık barış ve sevgi mesajları, ortalığa bir peynir kokusu yayılıyor (cheesy diyim, anlayan anlasın). Her şey o kadar “şov” ki, mesela birisi belli ki gitaristlere “abicim böyle sert, bacaklar açık, saçları sallayarak gitar çalın sürekli, sert çocuklarsınız, ama kırismıs şarkıları söylüyosunuz, millet hastası olucak” demiş. Arkadaş arkadaş, rockçısın, uzun saçlısın anladık da, o gitar hep öyle bacaklar 2 metre açık çalınmaz ki, bu işin bi hissiyatı var. Yapay duruyor evladım. Bir noktadan sonra “ne zaman biticek ulan bu Kırismıs işkencesi”ne dönüşen konseri bizim dışımızda herkes pek bi mutlu izliyor. Tabi onların içlerindeki “cheesy amerikan hayvanı” doyarken, benim metal hayvanımın beklentileri gerçekleşmemiş “seninle evde çok kötü hesaplaşıcağızz Düygü kişisi” diye dişlerini biliyor. Nihayet konseri bitti sandığımızda meğer yarısındaymışız (meğer kabusmuştu, uyandık demeyi isterdim, diyemiyorum). Şova serpiştirilmiş taş gibi sarışın ablalardan biri seksi hareketlerle şarkı söyledikten sonra konserin ikinci yarısına geçildi, gökten zembille gitarist indirildi sahneye, alevli malevli, biraz daha sertçene müzikler icra edildi, yine de olmadı. Ah TSO, yaktın beni TSO.

tas-ablalar3.jpg
Bu Biritni Spiyırs kılıklıların benim metal konserimde işi ne, soruyorum! Paramı geri istiyorum!

Sonuç olarak: İçimdeki metal hayvanı ile aramızdaki kırgınlığı tamir etmek için bu sabah “ya bi Megadeth vardı, noolldu” dedim, gittim half.ebay’den 2 paraya kullanılmış CD’lerinden aldım. Onlar gelene kadar da kendimi Savatage’ın eski albümlerine, Iron Maiden’a filan verdim. Hayvanımız yatıştı.

Savatage’ın sevdiğimiz albümleri:

Dead Winter Dead

Poets and Madmen

TSO’ya şimdilik küstük.
Notlar: Last.FM’den kulak kabartabilirsiniz nasıl müzikmiş bunlar diye merak ediyorsanız.

Bu TSO’nun sayfası.

Bu da Savatage’ın.

  • Share/Bookmark

2 Yorum »

  1. Arman said,

    Aralık 20, 2008 @ 11:43

    O koltuk olayi cok fena maalesef–bir DT konseri tecrubesi. Sanirim o yuzden gruplar Turkiye’ye gelmeyi ve sevincten/coskunluktan birbirini ezen seyirciyi cok seviyorlar :)

  2. nurvenur said,

    Ocak 3, 2009 @ 00:57

    TSO benim sehre de geldi. Gitsem mi acaba olmustum. Youtube’a yuklenen son parcalarinin Chrsitmas temali oldugunu gorup ve Chrsitmas turnesinde olduklarinin haberini alip vazgecmistim. Iyi etmisim diyorum simdi. Yine de isik sovu hos gozukuyor.

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın