Doktora yollarında… “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var”
Doktora’ya bir şekilde kabul edilmeyi başardınız, peki sonra ne olacak? Başvuru sürecinde yaşadıklarınızı aratacak zorlu günler sizi bekliyor. Ama korkmayın, biz sizi o günlere hazırlamak ve sizi bekleyen zorlukları bir nebze hafifletmek için buradayız. Bugünkü yazı, Betül Kacar’a ait. Kendisi doktorasını Emory’de Biyokimya Bölümü’nde, enzimoloji ve enzim evrimi üzerine yaptıktan sonra şu anda deneysel evrim konusunda Georgia Tech’te doktora sonrası araştırmacı olarak bilim kariyerine devam ediyor.
Aynı zamanda bir Evrim Çalışkanı olan Betül, ara ara NTV Bilim’e popüler bilim makaleleri yazıyor. Betül ile benim ortak kaderimiz (ikimizin de lokum gibi biyologlar olmamızın yanı sıra), doktoramız sırasında çok zorlu hocalara denk gelmiş olamız. Betül burada doktora başvuruları konusundaki tavsiye yazılarını görünce “Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir şey var Duygu, bunları aktarmalıyız!” dedi. Ben de çok sevinerek kabul ettim. Aşağıdaki öğütleri kulağınıza küpe yapmaktan çekinmeyiniz. (Zaman zaman yine araya girip ben de fikir belirtmeyi düşünüyordum ama belki ben de bu konu hakkında bir şeyler yazarım daha sonra diye Betül’ün yazısını rahat bıraktım :).
Öncelikle bana kalbi kadar temiz olan bu sayfayı ayırdığı için ailemizin biyoloku Duygu Hanımlara teşekkür ediyorum. Bu yazıyı Duygu Hanımın şu anda üzerinde çalıştığı “Doktora 101″ yazı dizisine komplementer olması açısından kaleme alıyorum. Amerikaya doktoraya gelmiş heyecanlı, meraklı, ne iş olursa yapacak azimli gençlerin, bir aşamada “doktora danışmanımdan nefret ediyorum” sendromuna kapılıp kitlenme noktasına geldiği çokça karşılaştığımız, kendimizden de bildiğimiz bir vaka. Dolayısı ile bu eserimde sizlere minimum düzeyde hata yaparak kendimize en iyi danışmanı nasıl seçeriz temalı bir danışmanlık hizmeti sunmayı planlıyorum. Soruyoruz: doktora danışmanı nasıl seçilmelidir? Kafayı çizmiş psikopat bir danışmanla nasıl başa çıkılır? Proje seçerken nelere dikkat edelim? Aşağıdaki yazı bu ve bunun gibi soruların cevabı için geliyor. Hayırlara vesile olması dileğiyle…
1. Doktora danışmanı nedir, nasıl seçilmelidir?
Aslında doktora danışmanı nedir/kimdir/bir bakışta adayın hayatımın danışmanı olup olmadığını nasıl anlarım sorusu retorik. Amerikalı yoldaşlarımızın da söylediği gibi “there is no such thing as perfect advisor”. En başta bunu kabul edersek işimiz daha da kolaylaşır. Doktora danışmanı ile geçiren her sene, iki insan yılına bedeldir ve sağlıklı bir şekilde, enine boyuna ölçülüp biçilerek karar verilmelidir arkadaşlar. Bu mühim kararı doktoraya yeni başladığımız bir dönemde, üstelik de yeni bir ülkeye, sisteme ve hayata alışmaya çalışma evresinde veriyor olmamız kaderin acı bir oyunu. Neredeyse evlilik hayatı yaşayacağınız bir insanı duygularımızin şelale olduğu toyluk dönemimizde en doğru şekilde seçmeye uğraşıyoruz ve gördüğüm kadarı ile çoğumuz bunu başaramıyoruz.
Ne diyorduk? Toyluk dönemlerimiz… Efendiler, az zamanda çok ve büyük işler başarmış bi genç olarak doktora danışmanınızı seçmeye çalıştığınız dönemler, muhtemelen içinizin coşku ile dolup taştığı, ama aynı zamanda ilk günlerin saflığı ve temizliği ile de sarıp sarmalandığınız bir dönem olacaktır. Eğer doktora yapacağınız okulu zaten öncesinde bir proje/ ya da danışman hocayı gözünüze kestirip seçtiyseniz, bu cümleler size pek bir anlam ifade etmiyor olabilir. Yapılabilecek en sağlıklı tercih de böyle yapılır kanımca. Kafanızda aşağı yukarı hangi proje ile uğraşacağınız belli ise, ve siz de bu alanlarda önemli isimler barındıran bir okula kabul almayı başardıysanız ne mutlu size. Zira başarılı bir doktora hayatının birinci koşulu sevdiğiniz, bıksanız da bir aylık Türkiye tatili sonrasında tekrar delicesine sevebileceğiniz bir projenizin olması, en az sağlam bir danışmanın varlığı kadar önem taşıyor. Her ne kadar sizi hayatınızdan bezdirmeye and içmiş gibi davranan danışman hocanız yüzünden beyninizin ayarları ara ara şaşacaksa da, projenize sarılarak gelecek güzel günleri hayal etmeniz olası. Buna göre ben de maddelerimi 1) Doktora projemizi nasıl seçelim 2) Danışman hocamızı nasıl seçelim olmak üzre iki alt basliga ayırıyorum:
1) Doktora projesi ile ilgili gerçekler
Madde 1.1)
Seveceğiniz ve ilginizi çeken (gerçekten) bir konu seçerek işe başlayın.
Konunuz zaten yıllar öncesinden belli, hayatınız fizik teoremleri kurgulayarak geçti ve bu konu üstüne doktora yapmaya ilkokulda karar vermiştiniz. Peki. Demek ki adayımız konusunu gerçekten çok seviyor. Genelde bu nokta üzerine pek durmak gerekmiyor, çünkü o kadar sınava girmiş, ömründen ömür yiyen başvuruları doldurmuş kişi zaten belli bir konuya yeterince ilgili duyuyor; doktora yapmasindaki en büyük motivasyonu de bu ilgi oluyor. Oyle ise proje secimi ile ilgili ikinci maddeye hızlıca geçelim:
Madde 1.2)
Bundan 10 sene sonra da bu proje insanlık için bir anlam ifade eder mi?
Bu soruyu kendinize ciddi ciddi sorunuz. Kabul edelim ki bilim, fikirlerin kendisi gibi hızlı gelişen ve değişen bir kavram. Eğer tıbbi bilimlerde doktora yapıyorsanız, bir kök hücre çalışmasına karşılık, artık üzerine bir ilaç geliştirilmeyen enzim üzerine doktora yapmanız pek akıl karı değil. Futuristik ve yenilikçi alanlar size gelecekte güzel kapılar açacaktır.
Madde 1.3)
Bu proje bana neler katabilir?
Size hem yeni metodlar, teknikler öğretecek, hem temel bilgilerinizi pekiştirmenize yarayacak ve tabi ki ilgi alaka duyduğunuz konu/lara yakın olacak bir doktora konusu gerekmektedir. Doktora programlarında genelde ilk 3 ayı kapsayan bir rotasyon imkanı sağlanir öğrencilere. Bu rotasyon sırasında 3 veya 4 laboratuarda bir kaç hafta vakit geçirme şansınız olur. Bu vakti güzel değerlendirin. Bu rotasyonlar sırasında size verilen projeler ilerisi icin de bir onizleme şansı da vermektedir size (not: eğer kabul aldığınız programda böyle bir rotasyon sistemi yoksa, ve doktora danışmanınıza karar vermekte zorlaniyorsaniz, bizzat kendiniz bölüm başkanından böyle bir dilekte bulunabilirsiniz. Eminim amacınızın sağlıklı bir karar vermek olduğunu söylediğinizde size destek olacaklardir, zira bu bir kazan-kazan ilişkisi. Fakat bu rotasyonu birinci dönemin sonuna kadar yapmanız gerekir zira çoğu program bir an önce yuvanizi seçmenizi ister).
Bu projeler arasından karar vermekte zorlandıklarınızı mukayese edin. Mesela son 10 yılda ilgilendiğiniz bu projeler (konular) ile ilgili çıkan makalelerin istatistiksel analizine bakın, yayınlar artmış mı, yoksa azalmış mı? Konu kendi içinde hangi dallara ayrılmış/ayrilabilir? Ileride Türkiye’de araştırma yapmayı düşünüyorsanız, (Türkiye’deki araştırma fonlarını hesaba katarak) rasyonel bir tercih yaptığınızı düşünüyor musunuz ? Bu proje Türkiye’ye uyum sağlayabilir mi? (Bilgisayarlı analize dayalı konular daha az pahalı olduğundan daha çok uygulanabiliyor Turkiye’de mesela). Bu gibi sorular kafanızı meşgul ederse ve en başta vaktinizi ne kadar çok alırsa, sonunda o kadar bilinçli bir karar vermenize yol açar kanaatindeyim.
#2) Danışman seçerken dikkat edilmesi gereken hususlar
Ideal danismanlar ideal gazlar gibidir, ikisi de aslinda gercekten var olmaz.
Manavdan kavun seçmeye benzemeyen danışman hoca seçme hususuyla ilgili aşağıdaki maddeleri önem sırasına göre sıralıyorum:
Madde 2.1) Maddi durumu nasıldır, grant/fon durumları nedir?
Kendi bursunuz olmasa da size bakabilir mi, yoksa üniversitede asistanlık yapmanızı ister mi, iyi gunde kotu gunde, hastalikta ve saglikta yaninizda olur mu? (Doktora danışmanı ile evlilik gibi bir ilişki yaşayacağınızı belirtmiş miydim?)
Madde 2.2) Kimdir, nedir?
Birinci madde ile paralel olacak bir konu da danışman hocanızın profesyonel çevredeki saygınlığı. Unutmayınız ki doktora hocanızın referansına doktora sonrasında epey muhtaç olacaksınız. Hocanıza kıl olan bir başka insan her zaman var olacağı gibi, bu insanların sayısı bir hayli fazla ise bu sizin hayrınıza işlemeyecektir. Dolayısı ile güzel bir çevresi olan, güzel isimlerle ortak çalışmalara imza atmış, yaptıkları yapacaklarının teminatı olabilecek bir danışman hoca seçiniz.
Madde 2.3) Calışma ortamı size uyar mi?
Bu maddeyi sonlara bırakmamın iki sebebi var. Birincisi, çalışma ortamları genelde değişken olabiliyor. Yani birinci senenizde cin fikirlerine, o güzel sesine vurulduğunuz post-doc, üçüncü senenizde çoktan ortamdan arazi olmuş olabiliyor. Aynı şekilde labdaki her dort kişiden ücünün aynı ülkeden gelmiş olması kendinizi yalnız hissetmenize neden de olabilir. Fakat, ilk iki kriter sağlam ise, bu labdaki herkes marstan gelmiş, mars mafyası var burda, bunlar beni yer, kacayim diye düşünmeyiniz. Bu kişilerin kimi öle, kimi kala efendim, labdaki insanlara göre değil, danışmana ve projeye göre ortam seçiniz.
Madde 2.4) Danışmanın karakteri
Aslında bu maddeyi ilk iki maddede indirekt olarak anlattım. Fakat altın vuruşu yine bu nokta üzerinden yapmak istiyorum. Tenure almış bir hoca (ilk 10 senesini doldurmuş, üniversitedeki yerini garantilemiş) her zaman daha rahat, daha hands-off, etliye sutluye karismayan canimiz cigerimiz olan bir hocadir. Ote yandan kariyerinin başlarındaki bir hoca fazla hirsli olacak , sizden daha fazla çalışacak, ve muhtemelen sizden de aynı/yakin bir tempoyu bekliyor olacaktır, bu da size daha cok stres fakat daha cok yayin olarak geri donecektir. Dolayısı ile bu tür insanlari ellerinde kırbaclari ile dolanırken görürseniz ürkülmeyiniz ve anlamaya çalışınız. Ara ara tecrubesizliklerinden sacmalasala da genc insanlarla calismak bir hayli keyifli oluyor.
Aranızda benim gibi ters bir mantık kuranlar ve kafasindan “bu adam benim tam tersim, bende olmayan özellikler bunda vardır, ne güzel es oluruz birbirimize, bana enfes degerler katar eminim!” gibi dingilce düşünceler gecenler olabilir. Yanlis., Ben ettim siz etmeyin efendiler. Kendinize ve kafanıza uygun bir insan seçin. Doktora zaten yeterince stresli ve zorlayıcı bir yolculuk, böyle bir dönemde ihtiyacınız olan en son şey sizi karakter olarak da zorlayan bir danışmanın varlığı.
En başta da belirttigim gibi, hatasız danışman olmaz; hiç birimiz mükemmel insanlar değiliz. Danışman hocamızı ne kadar dikkatli seçsek de elbet bizi gıcık edecek yanları olacaktır. Elbet başından bir miktar asetik asit dökmek isteyeceğiniz anlar da olacaktır. Burada önemli olan anlık sinirler yada duygusallıklar değil, danışmanınızın sizi uzun vadede nasıl bir eğitimden geçireceğine ve destek olacağı. Sizin ile ilgilenecek, vakit ayıracak, manevi olarak olmasa da en azindan para ile mutlu edebilecek bir danışman sonsuz mutluluğun kaynağıdır. Eğer mutsuzluk yaşarsınız, kapıyı çekip çıkmaktan korkmayınız.
Sevgiyle,
Betül Kacar
Bir sonraki yazı: Vefa neden sadece Istanbulda bir semt adı olarak kalmalı?
Erkan said,
Aralık 22, 2009 @ 10:14
Kimi insan zora gelmeden calismaz, o yuzden kabus gibi coken hocalari mezun olduktan sonra saygiyla anar, kimisi de zora gelip bir iki tane ters soz isitince yelkenleri indirir, rahat ortamda daha verimli olur. Isin kotusu insanin bu ozelliklerini kesfetmesi de ancak hocasiyla calismaya basladiktan sonra oluyor. Bence danisman secimindeki en onemli sey akademik kariyeri, once makalelerine bakin, sonra su anda calistigi diger ogrencilerle konusun. Butun makalelerinde ilk siraya kendi adini yazan, ayni konudan 40 tane makale cikaran, adini surekli 15 yazarli makalelerde gordugunuz hocalardan uzak durun, muhtemelen yaraticilik sorunlari vardir ve hocanin yaraticilik sorunu olmasi dunyanin en cekilmez adami olmasindan daha buyuk bir sorun oluyor. Bunu anlamak icin de son 8-10 makalesini okumak gerek, tamamini anlamasaniz da en azindan surekli ayni konuyu dondurup dondurup yazip yazmadigini anlarsiniz. Hocasindan memnun olan cok az ogrenci gordum (hatta sanirim hic gormedim), fakat yarida birakanlarin hepsi kisisel sorunlardan dolayi hoca degistirdigini veya biraktigini dusunse de hepsinin temelinde hocanin akademik gucune olan inancini yitirmesi vardi. Kisacasi sahsi gorusum su; hoca cekilmez bir adamsa bile akademik olarak iyiyse ve akademik olarak sizi destekliyorsa bir sekilde yuruyor, yoksa buyuk sikintilar yasiyorsunuz ve en tazesinden, cekilmez bir hayat sahibi oluyorsunuz.
Moonshine said,
Aralık 28, 2009 @ 15:00
Selam Duygu,
Yeni kesfettim blog’unu ve muzip tarzini, yazilarini cok sevdim! Takipteyim bundan sonra.
Bana da doktora ile ilgili bir cok soru geldigi icin bu konuda bir yazi yazmayi dusunuyordum. Izin verirsen senin blog’unda doktora konusunda bilgilendirme iceren yazilara link verecegim yazimda.
Chicago’dan selamlar, sevgiler (buraya ugramissiniz, bilseydik misafir ederdik :)
Moonshine
Duygu said,
Aralık 28, 2009 @ 15:03
Merhaba Moonshine,
Teşekkür ederim. Yazıları elbette paylaşabilirsin. Buradaki yazıların hepsi, kaynak belirterek alıntı yapıldığı ve maddi kazanç sağlamak amacıyla kullanılmadığı sürecek isteyen herkes tarafından istedikleri şekilde kullanılabilir.
Chicago’ya yolumuz tekrar düşebilir o zaman görüşürüz uygun olursa ;)
Selamlar,
Duygu
Lauri said,
Kasım 10, 2014 @ 04:59
Sandra- tack! Jag anve4nder Photoshop och jag justerar ofta korttasnen och jobbar lite med fe4rgerna. Exakt vad jag gf6r beror pe5 vilken bild jag redigerar..