Bruce Alberts’tan doktora öğrencilerine öğütler

Geçen gün Science dergisinin bir süredir dinleyemediğim podcastlerini (cepyayını mı denmeli buna?) dinledim. 13 Kasım tarihli podcastte Science dergisinin baş editörü Bruce Alberts ile kısa bir söyleşi vardı. Biyoloji bölümlerinde okuyanlarınız veya okumuş olanlarınız belki tanır, Alberts “The Molecular Biology of The Cell” isimli muhteşem ders kitabının yazarıdır (bildiğim kadarıyla Boğaziçi Üniversitesi bu kitabı kullanıyor, bize ODTÜ’de başka bir kitabı okutmuşlardı ama doktora eğitimim sırasında edinmem gerekti, gerçekten çok güzel bir kitap). Science gibi bir dergiye editör olmak şansla olmuyor belli ki. Her neyse, söz konusu söyleşi Alberts’ın Science dergisinin o sayısında yazdığı “On Becoming A Scientist” başlıklı “editörden” yazısı ile ilgiliydi.

Özetle, yaşını başını almış, pek de başarılı bir bilim insanının, yetişmekte olan genç bilim insanlarına verdiği öğütler var bu yazıda. Söyleşi ise yazıdan da güzel ve kapsamlı. Hepsi de haliyle İngilizce (GÜNCELLEME: Bu blogun okurlarından isminin saklı kalmasını isteyen bir dost, yazıyı sizler için çevirdi. Ben de aşağıya ekledim, kendisine çok çok teşekkür ediyoruz). Sıkça sorulan sorular kuşağımızın bir parçası olarak herkese çok faydalı olacağını düşündüm. Söyleşinin mp3′ü burada, editörden yazısının İngilizcesi burada, Türkçesi aşağıda.

Son olarak, Science dergisinin podcastlerini dinlemenizi şiddettle tavsiye ediyorum. Bilimsel konularda Türkçe bir podcast hazırlığında olduğumuzun da müjdesini vereyim yeri gelmişken :)

Bilim İnsanı Olmak Üzerine -      Bruce Alberts

Bruce Alberts Science Dergisi Genel Yayın Yönetmeni’dir.

Normalde, tanınmış bilim insanları tarafından yönetilen laboratuarlarda araştırma kovalayarak ve ancak bir dizi stajdan sonra bilim insanı olunur. Hem teknik metodları hem de bir bilim insanı olarak nasıl düşünülür ve nasıl davranılırı öğrendiğim Harvard’da, benim akıl hocalarım Paul Doty ve Jacques Fresco’ydu. Hem onlardan hem de kendi hatalarımı yaparak önemli problemleri nasıl saptayabileceğimi, eleştirel olarak nasıl düşünüleceğini ve nasıl etkin araştırma stratejileri tasarlayabileceğimi öğrendim. İnsanların bilimsel geleceklerinin büyük bir kısmı ilk deneyimleriyle şekillendiğinden, yeni başlayan bilim insanlarının akıl hocalarını dikkatli seçmesi atlanmaması gereken bir noktadır. Ne yazık ki, “iyi” bir seçimi neyin sağlayacağı her zaman net değildir. Bu noktada ben, genç bilim insanlarına, bu zor kararları akıllıca almalarına yardımcı olacak bazı kişisel tavsiyeler sunacağım.

Doktora derecesi için devam edilen projenin kendisi, bağımsız bir araştırmacı olarak, bilginin sınırlarını zorlamayı öğreneceğiniz en iyi yeri bulmak kadar önemli değildir. Lisansüstü öğrencilere ilk tavsiyem, araştırma eğitimlerine, bilim ve etik standartları yüksek olan biri tarafından yönetilen laboratuarlarda başlamalarıdır. Bunu anlayabilmek için de, o laboratuardaki insanlarla ya da daha önce orada eğitim almış kişilerle konuşmak ve aynı alandaki bilim insanlarına danışmak gerekir.

Ayrıca, sizin bilimsel gelişmenize yakın alaka gösterecek bir danışman bulmak da önemlidir. Çok parlak bilim insanları bazen çok kötü akıl hocaları olabilirler. Genellikle, bir düzineden fazla insanı yönetmek zorunda olmayan tanınmış bir lider, yaratıcı, heyecan verici ve destekleyici bir çalışma ortamını düzenleyebilir. Ancak, göze çarpan yeni bir profesör ve onun ufak grubuyla bir araştırma yürütmek de, sıklıkla, daha iyi bir eğitim sağlayabilir.

Öğrenciler lisansüstü programlara hem nasıl bilimsel araştırmalar yapılacağını öğrenmek hem de yetenek ve ilgi alanlarını keşfetmek için girerler. İkisinde de başarı, onlara yeni yaklaşımlar yaratmak ve yeni fikirler üretmek konusunda yetki vermeyi gerektirir. Benim tecrübelerimde, yeni bilim insanları, bilinmeyenin karşısında başarılı bir şekilde durabilmeyi sağlayacak olan özgüveni, kendi tasarladıkları deneylerle yaptıkları buluşlar sayesinde kazanmışlardır. Dolayısıyla, en iyi araştırma danışmanları, lisansüstü öğrencilerine kendi hatalarından öğrenecek ve yenilik üretecek serbestliği tanırken, üretken olmayacakları uğraşlarla zaman harcamalarını önleme konusunda da onlara kılavuzluk edeceklerdir.

Biyolojinin benim ilgilendiğim alanında, iki staj dönemi, yeni başlayan bilim insanları için standarttır; biri, doktora derecesini kazanırken diğeri de doktora sonrası araştırmacı olarak ikinci bir laboratuarda. Doktora sonrası araştırma laboratuarının seçimi, uzun dönem kariyer planı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Bu aşamadaki bilim insanları var olan becerilerini tamamlayacak yeni beceriler edinecekleri laboratuarları seçmeyi denemelidirler. Örneğin, doktora tezi mayalanma genetiği hakkında onu yeterince geliştirmiş bir mayalanma genetikçisi(?), aynı yeteneklere sahip pek az bilim insanının çalıştığı bir alandaki biyolojik bir problemi çözecek güçlü biyokimyasal ve genetik araçları kullanmayı planladığında, uzman bir protein biyokimyacısı ile doktora sonrası araştırma yapmayı seçebilir.

Fakat bağımsız bir bilim insanı olarak başarı, teknik becerilerden çok daha fazlasını gerektirir. Önemli olan, anlamlı ve heyecan verici olma konusunda yeterince istekli, değerli katkılarda bulunabilecek kadar yaratıcı ve yenilikçi araştırma stratejileri geliştirebilmek ve geliştirdiğiniz bu stratejilerin sizi kayda değer sonuçlara taşıyabilecek kadar iyi olmasıdır. Yapılabilecek pek çok deney olmasına karşın bunların pek azı gerçekten harcanan emeğe değecek türdendir. İyi seçimler yapmak, yaratıcılığı, iyi düşünmeyi ve risk almayı şart koşar.

Yetenekli genç bilim insanları için, kendilerine seçtikleri alan ne olursa olsun, o alanda başarılı olmalarını sağlayacak olanaklarla desteklenmiş sistemi düzenlemek ve yürütmek kıdemli bilim insanlarının görevidir. Bir sonraki “editörden” yazım, hayatını, bağımsız araştırmaya adayanlar için yenilikçi olmak ve risk almanın önemine değiniyor. Ek olarak, Science Careers’ta yeni bir dizi, eğitim kurumlarını, akıl hocalarını ve projeleri seçmek hakkında tavsiye veren gözüpek bilim insanları ile söyleşilere yer veriyor.

Science 13 November 2009: Vol. 326. no. 5955, p. 916 DOI: 10.1126/science.1184202

  • Share/Bookmark

4 Yorum »

  1. ani said,

    Ocak 7, 2010 @ 16:52

    Cok guzelmis bu yazi (ya da konusma), ama sanki insan bunu ancak doktoranin sonlarina yaklastikca gercekten anlayabilir, yani ilk baslarda cekilen acilar her zaman cok zor gelir, biktirir, ama sonlara dogru gercekten de artik kendiniz birseyleri tasarlayip calisir duruma getirebilince vay be diyorsunuz bosuna degilmis bu acilar. Benim kendi hocam yeni baslayanlara yardim eli uzatmaz (bari uzatir gibi yapsa arada insanin en azindan morali duzelir diye dusunuyorum ama hala) ya kendin yaparsin ya da debelen dur der, baya aci cekmistim ilk bir iki sene, ama simdi de yepyeni bir isin ustesinden hem de stres yapmadan gelebiliyorum, cok mutlu oluyorum. Tabii simdi sorsaniz o cektigin acilardan kalan eksiler bugunku artilarla dengelenir mi, hangisi fazladir, bugunku artilari fazla sayalim ileriye bakalim derim hehehe :-)

  2. meren said,

    Ocak 7, 2010 @ 23:49

    Bilimsel konularda Türkçe bir cep yayını girişimi muazzam bir adım.

    Saygı ile önünüzde eğileceğim filan yani.

  3. Çağrı Yalgın said,

    Ocak 8, 2010 @ 03:18

    Evet Duygu, cepyayin cok guzel bir karsilik podcast icin, destekliyorum :)

  4. Asli Sahin said,

    Ocak 11, 2010 @ 17:04

    Merhabalar,

    Gerçekten çok iyi bir fikir. Tüm genetik öğrencilerinin ortak sorunu… “Genetik seçmeli miyim?” sorusundan başlayıp “Nasıl yurt dışında staj bulurum” sorusuna, “Nasıl doktora başvurusu yapılır” dan “Nasıl tez danışmanı seçilir?” e herşeyin güzel cevapları verilmeli ki yeni nesiller aydınlansın. Zira hepimiz yaşayıp iş işten geçtikten sonra öğrendik/öğreniyoruz. Bu yüzden Duygu yazılarını mümkün olduğunca tanıdığım tüm insanlara iletmeye çalışıyorum. Boğaziçi genetik bölümünden yeni mezun olup Brown MCB bölümde doktoraya başlamış ben deniz yardım edebileceğim bir şey olursa severek zaman ayırabilirim.

    Bunun dışında duydum ki Bilkent ve ODTÜ’de The Cell (the bible of molecular biology) kitabı pahalı diye okutulmuyormus. Halbuki bir eski versiyonu online olarak ve pdf olarak erişilebilinir.

    Son olarak, yeni doktoraya başlayanlar için şu yazıya da göz atmalarını öneririm:
    “How to succeed in science: a concise guide for young biomedical scientists. Part I: taking the plunge” by Jonathan W. Yewdell
    http://www.nature.com/nrm/journal/v9/n5/full/nrm2389.html

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın