Kuzey Amerika’ya felsefe alanında doktora başvuruları

Bu defa ABD ve Kanada’ya felsefe alanında doktora yapmak için başvurmak isteyenlere yol göstermesi için bir yazı ile karşınızdayız. Bu yazıyı Kanada’da master yaptıktan sonra an itibariyle ABD’de Washington Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam etmekte olan Nazım Keven yazdı. Kendisi aynı zamanda Prensese Mektuplar isimli muhteşem kollektif blogun kalecisi, aktivist, bisikletçi, ekolojik köy yaşamcısı harika bir şahsiyettir. Söylediklerine kulak verin!

Sizleri yazıyla başbaşa bırakmadan önce, doktora başvuruları ve doktoradan sonra hayat konulu yazılarımızın devam edeceğini, bu yazıların hepsine sağdaki Kategoriler bölümündeki “Sıkça Sorulan Sorular” kategorisinden ulaşabileceğinizi hatırlatmak isterim. Biyolokumunuz.

Bu yazıda Felsefe alanında iki kere doktora programlarına başvurmuş biraz da Kuzey Amerika programlarında zaman geçirmiş birisi olarak başvuru süreciyle ilgili öğrendiklerimi paylaşayım istedim. Başvurularla ilgili kendi ödevinizi yaptığınızı, az çok okullar ve Felsefe alanında başvuru yaparken hangi belgelerin gerekli olduğu hakında bilgi sahibi olduğunuzu varsayıyorum. Aşağıdakiler Felsefe özelinde olsa da sosyal bilimlerde doktora için de bir miktar genellenebilir.

Şimdi, doktoraya başvuru için neler tavsiye ederimden başlayayım. Geçen yıl bu zamanlar Kanada’da Simon Fraser Üniversitesinde danışman hocamla doktoraya başvurularla ilgili konuştuğumda ilk söylediği Amerika’daki okullara başvuran bir Türk olarak handikaplısın, ama bu handikap tamamen damarlarında saf Amerikan kanı akmamasından kaynaklanıyor diyerek başlamıştı tavsiyelerine. Ben de oradan başlayayım. Amerika’daki doktora programlarına uluslararası bir öğrenci olarak girmek çok zor çünkü okullar senin İngilizce’ne güvenmiyor bir ve senin eğitim aldığın okulları ve kişileri tanımıyorlar iki. Bunu bir gerçeklik olarak al, moral bozucak bir şey olarak değil. Bunu ben Bilkent’ten başvururken kimse bana söylememişti ve sonuç 14 yere başvuru yapıp sadece bir yerden kabul alıp, moral bozukluğu ve stresin yanına 1500 doları çöpe atarak ödemiştim. Temel bilimlerde ve mühendislikte böyle bi handikap yok (ya da daha az) çünkü o alanlarda İngilizce o kadar önemli değil ve Türkiye’deki üniversiteler teknik alanlarda belli bir isme sahip, ama felsefeden başvuran birisi olarak handikaplısın. Felsefede İngilizce hem yazma hem konuşma açısından çoook önemli ve okullar tanımadıkları bilmedikleri anadili İngilizce olmayan bir öğrenciye çok mesafeli yaklaşıyorlar. Çoğunlukla kabul etikleri öğrenciler, Amerikalı, tanıdıkları okullardan tanıdıkları bildikleri hocaların öğrencileri. Bunu bilerek doktora başvurularını yapmakda fayda var, yani bu iki handikapı ortadan kaldıracak bir başvuru.

İngilizce handikapı ortadan nasıl kaldırılır? İngillizce konusunda, sağlam TOEFL skorlarının ötesinde, Stament of Purpose ve Sample Paper’ını ve hatta okula göndereceğin bütün İngilizce dokümanlarını anadili İngilizce olan birisine okuttur ve o insanın gerekli düzeltmeleri yapmasını sağla. Bu çok önemli, biz Türkçe konuşur gibi İngilizce konuşuyoruz ve yazıyoruz çoğu zaman farkında olmadan ve bu yabancılar için çok net fark edilen bir şey. Ayrıca, referans mektubu aldığın yabancı hocalardan da mektuplarında İngilizcene konuşma yazma becerilerine değinmelerini iste.

İkinci handikap, tanınmayan eğitim. Bunu aşmanın en garanti yolu Kuzey Amerika’da bir okuldan Master derecesi almak. Kuzey Amerika’daki master programları öğrencilerini güzel doktora programlarına sokmak için yarıştıklarından ve genelde uluslararası öğrencilerden çok başarılı doktora adayları çıktığını bildiklerinden başvurularını daha bir ilgiyle okuyacaklardır. Yani master programına girmen, doktoraya girmenden daha kolay. Ayrıca, ben kendi adıma SFU’da iki yıl geçirmenin felsefe dışında, buradaki hayata alışma, günlük konuşma dilimi ve yabancılarla sosyal iletişimimi geliştirme açısından çoook faydasını gördüm. Sana da şiddetle tavsiye ederim master yolunu. Bu handikapı sana referans yazan hocalarınla konuşup onların tavsiye ettiği, hocanı tanıyan okullara başvurarak da çözebilirsin. Ya tanınan bir okul, ya da tanınan bir hoca şart yani.

Master programlarının çoğu için funding [burs/maaş] verilmiyor, ama funding [burs/maaş] veren azımsanamayacak kadar okul da var. Bu okullarda genellikle assistanlık yaparak, yaşamana ucu ucuna yetecek kadar bir para alabiliyorsun. Misal, SFU’dan aldığım parayla, dışardan hiç para almadan geçindim iki yıl. (Türkiye’ye sene de bir kere gelirken uçak biletlerini ailem aldı tabi) Ama kolay olmadı ve bölümde bu şekilde yaşayan (cheapie) iki öğrenciden biriydim. SFU’nun verdiği para çok ucu ucuna yeticek bir paraydı Vancouver gibi pahalı bir şehirde. Ama okulun doktora öğrencileri için bir burs olanağı var, o bursu aldığın zaman biraz daha rahat ediyorsun. Ama yine de ucuz bir ev bulmak şart, masraflarını kısmak da, biraz yaratıcı olmak da fena olmuyor. Ama yapılabilir, geleceğin için iki yıl dişini sıkmaya değer.

Diğer istenen belgelerden GRE bence o kadar önemli değil, çok kötü olmasın yeter. Uluslararası öğrencilerde çok yüksek skorlar beklemiyorlar (hele ki başka bir yerde Master yapmış öğrencilerde artık GRE’ye pek bakmıyorlar) Benim skor feciydi aslında, Quantitative 780, Verbal 480, essay de 4.5 falandı. Daha iyi olsa daha güzel olur tabi. Ama ben öylesi gereksiz bir sınava çok fazla enerji harcamama taraftarı oldum her zaman. Söylemeye gerek bile yok, GPA önemli. Sadece GPA ile bir yere giremezsin çünkü başvuranların çoğunun çok iyi GPA’leri var, ama ortalama bir GPA elenmene gayet yardımcı olur.

Biraz da Kuzey Amerika’daki felsefe ile ilgili okullara gelelim. Benim master derecemi aldığım Simon Fraser Üniversitesi’ni herkese bir kere şiddetle tavsiye ederim. Vancouver muhteşem bir şehir, orada iki yıl harikaydı. Kanada gerçekten çok güzel bir ülke. Master programı da bence harikaydı. Yine Vancouver’da University of British Columbia da çok güzel bir okul, harika bir kampüsleri ve sosyal yaşamları var. Felsefe bölümü de güzel, master için yine harika olur. Toronto Üniversitesi’ni pek tavsiye etmem. Birincisi 300′un üzerinde başvuru alıyorlar her yıl, girmesi çok zor. İkincisi çok büyük kalabalık bir bölüm, kimse kimseyi tanımıyor, orada kaybolursun. Doktorada biraz daha herkesin birbirini tanıdığı ortamda olmakta fayda var. Açıkçası Kanada’da bir numarılı master programları Calgary, Dalhousie, SFU. Neden dersen master konusunda uzmanlaşmış olmaları. Diğer bütün okulların PhD programları var ve hocaların ilgileri doktora öğrencilerinde. Master öğrencileriyle kimsenin pek ilgilendiğini sanmıyorum. SFU’da ise aktif bir doktora programı olmadığı için bütün ilgi master öğrencilerinde. Emin ol master yaparken araştırmalarında sana destek olacak, seni doktora başvurlarına hazırlayacak ve seni iyi bir yere yerleştirmek için çabalayacak hocaların olması çoook önemli. Kanada dışında Amerika’daki master programlarına da bakarsak, Amerika’daki en iyi master programı Tufts Üniversitesi’nde. Ama Tufts’a girmek baya zor ve half funding [yarım burs/maaş] var, ama Amerika’da başka iyi master programları da var. Philosophical Gourmet Report‘ta listelenmişti master programları oradan bakarsın, ilgi alanlarına göre seçersin. Dediğim gibi ben master yolunu tavsiye ediyorum.

Masteri bir yana bırakıp doktora programlarına bakarsak. Birincisi Türk öğrencilere aşina programlara başvurursan kabul şansını artırırsın. Mesela Indiana, Duke, University of Illinois, Chicago gibi okullardan geçmişte Türk felsefecileri başarıyla mezun oldu o yüzden Türkiye’den gelecek bir başvuruyu daha bir ilgiyle değerlendireceklerdir. Türk olmasa bile, international öğrenci kabul eden eden okullarda da şansın olur. Bölümlerin web sayfalarından mevcut doktora öğrencilerine bir göz gezdir, yabancı isimler görüyorsan güzel, hep Amerikalı İngiliz isimleri varsa aman dikkat. Öte yandan University of California okullarından aman diyim uzak dur, hiç birine başvurma. UC sisteminin uluslararası öğrenciler için söyle iki problemi var. Birincisi international öğrenciler California yasaları gereği vergiler yüzünden çok pahalıya geliyor, o yüzden UC okullarına girmek çoook zor. İkincisi, UC okulları şu aralar [2009 itibariyle] finansal krizdeler ve hoca kaybediyorlar, gelecekte ne olacağı belli değil.

Bunlar dışında bölümün ilgi alanları ile senin ilgi alanlarının uyuşması da çok önemli. Başvurularını hazırlarken okullardaki hocaların ilgi alanlarına, yayınladıkları makalelere bir göz gezdirmekte, bölümün güçlü olduğu alanlarla senin ilgili alanlarının bire bir uyuştuğuna dikkat etmekde çok fayda var. Felsefe’de danışman hocanı en baştan seçmiyorsun, ama bölümler öğrenci kabul ederken elindeki hocalara az çok eşit miktarda öğrenci dağıtmaya çalışıyorlar. Velhasıl, misal Philosophy of Mind ve Metaethics konularında güçlü bir okula, Philosophy of Science ile ilgili birisi olarak girmen çok zor. Bu konuda hocalarına da mutlaka danış, hangi okulun hangi alanlarda güçlü olduğuna bak. Philosophical Gourmet Report yine faydalı bir kaynak bu konuda.

İlgi alanını ortaya koyduğun en önemli belge de Statement of Purpose. SOP bence büyük karın ağrısı. İçinden geldiği gibi samimi bir tonda yaz derim. SOP’ta bahsetmen gereken iki temel nokta var. Birincisi ilgi alanların, ikincisi başvurduğun okula neden başvurduğun. Yani SOP’ta kendini tanıtıp sonra da biraz başvurduğun okulu yağlıyorsun. Sakın ben küçükken dere kıyısında oturup derin düşüncelere dalardım, taaa o zamandan hayatın anlamını arıyordum vs. gibi saçma hikayelere girme. Samimi ve içten bir şekilde ilgi alanlarından bahset, diğer başvuru belgelerindeki şeyleri tekrar etme ama onlarda adı geçmeyen önemli bir olay ve kurs falan varsa onlardan bahsedebilirsin. Okulu yağlama kısmını aşırıya kaçırma, çok özele de inme. Mesela spesifik hocaların ismini çok gerekmedikçe verme. Sen X hocanın çalışmaları ile çok ilgiliyim dersin komitede X’e gıcık birisi vardır çöpü boylar başvurun veya X okuldan ayrılacaktır veya X’in çok öğrencisi vardır zaten daha fazla öğrenci istemiyordur vs. Senin bilemeyeciğin bir sürü sebepten dolayı başvurunu zora sokabilirsin. Genel olarak okulun ve bölümün güçlü olduğu senin ilgini çeken yanlarından bahset.

Başvurularında başarılar, başvurlar süresince moralini yüksek tut, elinden geleninin en iyisini yap sonra da hiç kafaya takma. Kuzey Amerika’da geçen yıllardan sonra anladığım bir başka şey de sen felsefeyi sevdikten ve iyi çalıştıktan sonra hangi okulda olduğunun çok da önemi yok.

Nazım

(NOT: Bu yazıları çalan çırpan, kendisi yazmış gibi yapan, kaynak vermeden kullanan, üzerinden reklam alan olmasın lütfen. Bu blogdaki yazıları gönlünüzce paylaşmanızı engelleMEyen bir takım telif hakları olduğunu hatırlatmak ve ayrıntılı bilgi için sizleri şuraya almak isterim. Biyolokum.com’daki yazılar Creative Commons by-nc-sa lisansı altında yayınlanmaktadır.)

  • Share/Bookmark

8 Yorum »

  1. ümit said,

    Ocak 2, 2010 @ 20:03

    harika bir yazıydı. çok teşekkürler.
    felsefe alanında master ve doktora yapabilmek için illa felsefe lisansı mı almak gerekiyor?

    prensesemektupları jack kerouacın yoldası hakkında araştırma yaparken keşfetmiştim.
    çok güzel bir blog.

    tekrar teşekkürler.
    hoşçakalın

  2. zencefillicorek said,

    Ocak 2, 2010 @ 20:37

    guzel bir post olmus, tesekkurler..

  3. NazIm said,

    Ocak 3, 2010 @ 02:44

    Tessekurler. @Umit: Felsefe alanında master veya doktora yapabilmek için illa felsefe lisansı almak gerekmiyor. Amerikada farkli branslardan gelen (Matematik, Psikoloji, Temel bilimler, Cognitive Science vs.) bir cok insan master veya doktorada felsefeye donebiliyor. Lakin benim yazi da pek bahsetmedigim, basvurunun en onemli parcasi sample paper, yani ornek bir makale, felsefe disi bolumlerden gelenler icin biraz sorun olabilir. O yuzden lisansdayken felsefe bolumunden bir iki ders alip, en azindan felsefi makale yazma teknigini edinmeleri faydali olur bence.

  4. selman said,

    Ocak 3, 2010 @ 09:26

    Yazı için teşekkürler, hem yazarına hem yayınlayanına.

  5. Deniz said,

    Haziran 25, 2010 @ 02:37

    Ben yazıyı okurken Nazım’ın azmini ve istediğini başarma duygusunun ne kadar yaşam dolu olduğunu gördüm. Günümüzün ‘steril’ gençleri üniversiteyi bitirdiklerinde bile daha yumurta kırmaktan acizler. Hayat zordur ama böyledir. -)) Kim kolay olacak demişki? Kolay gelsin Nazım kardeş.

  6. Niyet Mektubu (Statement of Purpose) Yazmak | Akademik Fizik said,

    Mart 17, 2011 @ 03:31

    [...] Burada felsefe alanında Amerika’da doktora yapan birisinin yazısı var. Sondan ikinci paragr… [...]

  7. şeyma yekbûn said,

    Haziran 17, 2011 @ 05:29

    slmlar…yazı gerçekten harikaydı…teşekkürler…
    bende amerikada doktora programlarına başvurmak istiyorm fakat kafamı karıştıran bir dünya soru var…mesela ben moda tasarım mezunuyum ama eğitim yönetiminde şuan master yapıyorum ve yine bu alanda doktoraya başvurmak istiyorum…acaba lisansımın moda tasarım olması başvurularda sorun teşkil eder mi???

  8. Ege said,

    Aralık 6, 2016 @ 07:04

    Amerika ve Kanada’daki okullar bildiğim kadarıyla analitik felsefe geleneğine sahip okullar. Peki sizin bu yazıda önerdiğiniz okullar da analitik geleneğine mi sahip?

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın