Yeryüzündeki En Büyük Gösteri

Pek gururlu ve mutluyum! Ufak bir ekip olarak çevirdiğimiz, Richard Dawkins’in son (ve şahane) kitabı “Yeryüzündeki En Büyük Gösteri” geçtiğimiz haftalarda baskıya girdi ve fırından taze taze çıktı, simit gibi leziz, biz çevirdik diye demiyorum. Dawkins çok ama çok güzel yazmış diye diyorum.

Bu kitabın bana düşen bölümlerini çevirmekten o kadar keyif aldım ki, umarım o keyfi siz de okurken hissedersiniz. İnsan çeviri yapınca her cümleyi anlamak zorunda kaldığından, şu paragrafı da hızlıca geçivereyim, şu kelime de herhalde bu anlama geliyordur diyemeden okumuş oluyor söz konusu yapıtı. İşte o zaman yazarın dâhi beyninin kıvrımlarında dolaşıveriyorsunuz. (Tabi bazen yaptığı bir kelime oyununu anlamaya çalışıp üstüne Türkçe’de onu karşılayacak benzer güzellikte bir şey bulmanın derdi ile o kıvrımlı labirentte kaybolup, bölüm sonu canavarlarıyla filan dövüşmek zorunda olduğunuz da oluyor).

Dawkins’in ateizm odaklı kitaplarını okumuyorum, daha önce din konusundaki tavrını sert bulduğumu da söylemiştim. Fakat bu kitap evrimin kanıtlarını anlatıyor ve gerçekten o kadar ustalıkla yazılmış, her şey o kadar güzel örnekler, analojiler üzerinden anlatılmış, öyle güzel argümanlar ortaya atılmış ki, kıskançlığımdan çatlayıverdim okurken de Meren üç gün Japon yapıştırıcısıyla parçalarımı topladı yerden. Dawkins’e bu anlamda yeniden hayran kaldım.

O yüzden utanmazca, yüzsüzce işte yapıyorum reklamını. Alın, okuyun, okutun.

Sonradan önemli bir not: Okursanız eleştirilerinizi bizden esirgemeyin lütfen! Her türlü yorum ve eleştiri başımıza papatya tacı muamelesi görecek.

  • Share/Bookmark

40 Yorum »

  1. fatih k said,

    Mart 17, 2010 @ 15:53

    idefix uyarı sisteminden uyarı gelince sevinmiştim. sonunda çevirisi de çıkmıştı. yorum yapmak için de pusuda bekliyordum açıkçası. :)

    Uygar Polat, İstem Fer, Kahraman İpekdal ve size teşekkürler. Sizlerin çevirisi olduğu için de, keyif alıcağımı umuyorum. Tekrar teşekkürler.

    (bir kitap talihlisi)

  2. Onur said,

    Mart 17, 2010 @ 16:14

    Bize de bir tek keyifle okuması kaldı.

    Koşa koşa Kızılay’a gidip okumaya başlamak için haftasonunu sabırsızlıkla bekliyorum :) [hatta belki de beklemeyebilirim]

    Duygu’nun ve emeği geçen herkesin eline sağlık… Hepinize sevgiler ve teşekkürler…

  3. Düygü said,

    Mart 17, 2010 @ 19:00

    Sağolunuz varolunuz. Yukarıda yazıya da not düştüm, okursanız eleştirilerinizi bizden esirgemeyin olur mu!

  4. Uygar said,

    Mart 17, 2010 @ 19:18

    En kısa sürede kitapçıma sipariş vereceğim ve zevkle okuyacağım. Yorum yapmak için bu sayfa sık kullanılanlarda.

  5. Kadir Boğaç Kunt said,

    Mart 17, 2010 @ 19:31

    Âlâ aliyyül âlâ… Hafta sonu Dost Kitabevine yol göründü desenize? Bu arada keşke bir heyet oluşturulup “Türlerin Kökeni” yeniden Türkçe’ye kazandırılabilse. Lakin sadece tercümeden bahsetmiyorum Duygu hanım! Türlerin Kökeni güncel bilgiler ışığında yeniden yorumlanabilse. Bazı bölümlerinin anlaşılması bencileyin sistematik zooloji çalışan bir araştırmacı için bile zor. Bu kısımlar uzmanları tarafından izaha açılsa. Temel Biyoloji bilgisine sahip birisi için bile anlaşılabilirleştirilse… Ne bileyim… Vesile ile bir hayalimi paylaştım siz meslektaşlarımla…

    Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. Meren beye hürmetler, selamlar…

  6. Deniz Ural said,

    Mart 18, 2010 @ 03:04

    Şu sayfa dizi dizi kitapla dolsun, Düygü Hanım yalnız çevirmen değil, yazar da olsun.

    Bu akşam Dost’a gitmek için müthiş bir mazaretim oldu, akşam olsun diye sabırsızlanıyorum :)
    Hepinizin eline sağlık, gönülden tebrik ediyorum.
    Okuduktan sonra yorumlarımı bildireceğime ant içerim.

  7. Duygu said,

    Mart 18, 2010 @ 12:24

    Kadir Hocam (ya da Boğaç ismini mi kullanıyorsunuz?) Şöyle bir kitap var aslında: http://www.amazon.com/Origin-Then-Now-Interpretive-Species/dp/0691129789/ref=sr_1_21?ie=UTF8&s=books&qid=1268932279&sr=8-21

    Bir de duyduğum kadarıyla bu konu üzerinde Deniz Ergi Hoca da çalışıyormuş ama ayrıntısını bilmiyorum.

    Uygar ve Deniz, teşekkürler :)

  8. Onur said,

    Mart 19, 2010 @ 10:14

    Gerçekten de haftanın sonunu bekleyemedim, dün koşa koşa gidip aldım geldim.

    Kitabı elime alır almaz dikkatimi çeken şeyi paylaşmak istiyorum:

    Kapağı açınca gelen yaprağın hemen arkasında “Yazar Hakkında” başlıklı bir yazı var. Yazı kısaca Dawkins’i tanıttıktan sonra şöyle bitiyor:”Yazarın Tanrı Yanılgısı isimli kitabı için Türkiye’de iki kere dava açılmıştır. Ayrıca yazarın web sitesine Türkiye’den giriş mahkeme kararıyla yasaklanmıştır.”

    Muhtemelen Türkçe baskıya özgü olmakla beraber(öyle mi?) oldukça anlamlı bir giriş olmuş.

    İşler-güçler yüzünden henüz okumaya başlayamadım, başlayınca uzun uzun yazmak istiyorum ancak şimdiden harika bir okuma keyfi yaşatacağından eminim.

    (Tekrar) Emeği geçen herkesin eline sağlık.

  9. riemann said,

    Mart 19, 2010 @ 16:47

    Onur, evet bahsettiğin kısım Türkçe baskıya özgü. En sondaki “Notlar” kısmında yine Türkiye’yle ilgili olan ama bu sefer İngilizce baskıda da bulunan, evrimin gördüğü kabul oranlarına ilişkin kimi (iç bunaltıcı) anket sonuçları var.

  10. Kadir Boğaç Kunt said,

    Mart 19, 2010 @ 17:59

    Teveccühünüz için teşekkür ederim Duygu hanım. Ailem ve arkadaşlarım hep “Boğaç” diye hitap ederler. Bağlantısını verdiğiniz kitabı biliyorum. Yanlış hatırlamıyorsam Bilkent Kütüphanesinden temin edip, okumaya çalışmıştım. Lakin tatmin etmemişti beni, lezzet alamamıştım. Ha bu benim İngilizcemin zayıflığından da kaynaklanıyor olabilir. Dediğiniz gibi umarım Ergi hoca böylesi bir projeye el atmıştır zira [Taktir etmek haddime değil. Sadece güvendiğim insanlardan duyduğum...] bilim adamlığı gibi editörlük hususunda da rüştünü fazlasıyla ispat etti hoca.

    Onur bey, blog sahibemizin izni olursa şayet bir sayfaya bağlantı vermek istiyorum.

    http://www.dogatarihi.net/richard-dawkins-adnan-oktar/

    Neredeyse bir buçuk yıl evvel bahsettiğiniz konuda hislerimi yazmıştım. Riemann arkadaşımız da dile getirmiş zaten; ne yazık ki öyle…

    Saygılarımla…

  11. Sukru Bezen's Blog » Blog Archive » Yeryüzündeki En Büyük Gösteri said,

    Mart 20, 2010 @ 11:08

    [...] : link-1 [2] : [...]

  12. Can Uslu said,

    Mart 20, 2010 @ 13:34

    Sonunda.. (: Keşke onun akıcı ve fena halde ikna edici konuşması tamamıyla Türkçe olabilsede buradaki beyinlerde aydınlanabilse..

  13. Çağrı Yalgın said,

    Mart 22, 2010 @ 08:34

    Tebrikler! Umarım bol bol satar!

  14. yagmur said,

    Mart 22, 2010 @ 13:47

    Tebrikler Duyguu..! .

  15. hamza said,

    Mart 22, 2010 @ 15:10

    çıktığı zaman dan beri bekliyordum. dilerim hayal kırıklığına uğramam. kıbrıstan temin edebilirsem tabi.

  16. Hakan GÜR said,

    Mart 23, 2010 @ 05:35

    Merhaba Duygu Hanım,

    Sizin ve kitabı çeviren diğer arkadaşların eline sağlık… Kitabı cumartesi akşamı aldım ve 2 gün içinde ilk 6 bölümünü okudum. Çeviri harika olmuş. Kitabı ilk olarak geçtiğimiz sonbaharda Kanada’da çıktığı zaman görmüş ve şöyle bir göz atmıştım. Kitabın piyasaya çıktıktan sonra bu kadar kısa bir zaman içinde Türkçe’ye kazandırılması, ayrı bir güzellik…

    Teşekkür ederim…

  17. Düygü said,

    Mart 23, 2010 @ 08:06

    Hakan beğendiğinize çok sevindim, hepimiz adına çok teşekkürler!

  18. Lorems said,

    Mart 23, 2010 @ 19:11

    Tebrikler, darısı yeni kitaplara…

  19. İş Listesi ve Kahve Makinesi « Scientific Unamerican said,

    Mart 24, 2010 @ 01:27

    [...] http://www.biyolokum.com/2010/03/yeryuzundeki-en-buyuk-gosteri/ [...]

  20. ezgi said,

    Mart 30, 2010 @ 16:56

    Hahay kitabı bugün büyük bir heyecanla aldım Bilim ve Gelecek Kitabevi’nden. Ne zamandır almaya çalışıyorum, bu dönem ki vizeler yine kaldı gibi görünüyor. Her vize final döneminde mükemmel bir şey çıkmasa keşke. Bu gece kitabımla uyuyacağım sanırım:D

    Size de ayrıca teşekkürler. Bu arada Deniz Ergi Hoca’nın çevirisi bildiğim kadarıyla tamamlanmak üzereymiş. Yanlış bilgi almadıysam İş Bankası yayınlarından çıkacak yakında. Onu da çok büyük bir heyecanla bekliyorum.

  21. Meriç said,

    Nisan 2, 2010 @ 08:38

    Ne diyelim ki! Üstat yazmış teorinin son noktasını koymuştur.
    artık belkide “evrim kanunu” deriz hala “teori” olarak görülen bu dünyadaki en büyük gösteriye…

  22. Barış Purut said,

    Nisan 3, 2010 @ 06:58

    Kitabın daha sadece 50-60 sayfasını okuyabildim ama gerçekten de su gibi olmuş çeviri, Kuzey’in ilk sorunsuz çevirisi olabilir hatta. Ellerinize sağlık hepinizin :)

  23. Düygü said,

    Nisan 3, 2010 @ 09:30

    Beğendiğinize çok sevindim.

  24. Traduire RSS said,

    Nisan 4, 2010 @ 02:01

    [...] (176)  Le plus grand spectacle sur terre [...]

  25. Evrim çalışkanlarından kitap kazandım « uygaristan.com | küçük beynimdeki büyük ülke… said,

    Nisan 15, 2010 @ 19:37

    [...] Şurada duyurduğunda, ” en kısa sürede kitapçıma sipariş vereceğim ” yazmıştım ve o en kısa süre yaklaşık 15 gün sürmüştü. ( malum vizeler, öğrencilik, kredi kartı, projeler neyin… ) [...]

  26. Evrim Kitaplığı: Önemli Kitaplar Listesi « Acâib-i Âlem said,

    Haziran 28, 2010 @ 04:33

    [...] Kitabın çevirmenlerinden biri olan Biyolokum’un kitapla ilgili düşünceleri şurada. [...]

  27. şeref BALCI said,

    Temmuz 28, 2010 @ 16:46

    Ben Tanrıya inanan bir insanım ama R.dawkins’i destekliyorum.kitap internette yayınlanırsa sevinirim
    saygılar.

  28. ilkay said,

    Ağustos 4, 2010 @ 07:57

    tanrı yanılgısı eseri çeviri olarak pek hoş durmuyordu, umarım bu bir şeye benzemiştir

  29. ozgr said,

    Mart 19, 2012 @ 15:32

    Dawkins’in kitabı neden bahsettiği bilen bir yazar tarafından yazılmış, okuması keyifli bir kitap. Evrim konusunda okuyucuyu oldukça aydınlatıyor. Ancak bana sorunlu gelen bazı kısımlar da oldu. Bunlar;

    1. Yazar, evrimi Tanrı ile ilişkilendir(me)meye çalışırken hata ediyor çünkü evrim bilimsel (yani bizim referans sistemimiz dahilinde işler gözüken kanunlar etrafında) çalışan bir konu iken bunun Tanrı ile olan ilişkisi hakkında yorum yapmak tamamen felsefik bir boyuttur. Tanrı ile evrimin ilişkisi bilinemez. Ya Tanrı herşeyi tam da evrimde olduğu şekilde -tüm hataları ile birlikte- tasarladıysa?

    Yazarın Tanrı ile ilgili yazdığı şeyler aslında Tanrı’nın İncil tarafından yorumlandığı haline -dünyanın 10.000 yıllık olmasına, bir anda yaratılmış olmasına- itiraz şeklinde olmalıydı. Oysa ki Gallup’un Amerika’da yaptığı araştırmada sorulan 3 soru (s.387) bana göre hatalıdır (Sorular şöyleydi: 1- Evrim vardır, Tanrı yönetmiştir; 2- Evrim vardır, Tanrının rolü yoktur; 3- Evrim yoktur, Tanrı yaratmıştır). Evrim konusunda hiç şüphesi olmayan biri için bile bu sorulara cevap vermek, felsefi boyutundan dolayı zordur. Mistik konulara ilgi duymayan birinin bu soruya cevabı nettir (ama şıklar arasında yoktur): Evrim vardır ama Tanrı var mıdır, bilmiyorum.

    Zaten bu yüzden adı inançtır. Örneğin şöyle bir anket sorusu mantıklı olur muydu?
    - Elektromanyetik alan teorisi vardır, bunda tanrının rolü vardır
    - Elektromanyetik alan teorisi vardır, tanrının rolü yoktur
    - Elektromanyetik alan teorisine inanmıyorum.

    Daha sonra Ipsos MORI’nin Avrupa’da yaptığı ankette ise kilit sorunun iyi kurgulanmadığını, bunda da sorunun içinde tanrı ayrımına gidilmediğini eleştirmiş (s.389). Benim görüşüme göre ise bilimsel olan ve olmayanı aynı soruda sorma hatasına düşmediği için Ipsos MORI tam da doğru soruyu sormuştur.

    2. Kitap hep bireysel varoluş savaşından bahsetmiş (örneğin s.355′te). Oysa doğal seçilim;
    a) öncelikle bireyin hayatta kalmasını,
    b) daha sonra o türün devamını,
    c) son olarak da canlılığın devamını dikkate alan özellikleri tercih etmiş olabilir.

    Örneğin bizonların sürü olarak gezmesi, bir aslanlın sürüye saldırması durumunda en dıştaki bizonun feda edilmesi sayesinde sürünün geri kalanının kurtulması avantajını sağlar. Bu, doğal seçilimin sadece bireyin değil, türün devamını da desteklediğini gösterir. Sayfa 355′teki örnekte de politik görüşleri nedeniyle işkenceye dayanmayı tercih eden bir militan, şüphesiz ki kendi türünün daha iyi bir geleceği olması için çalışmaktadır (Dolayısı ile yazarın iddia ettiği gibi doğa açısından hiçbir anlamı olmadığını düşünmüyorum).

    Bir birey veya bir tür doğada nasıl varolma savaşı veriyor ise, bunun bir üst seviyesinde tüm canlılar da hepsinin ortak özelliği olan tek bir “canlılık” kavramı için de varolma savaşı vermektedir. Hiyerarşik olarak bakarsak, aşağıdakilerden herhangi biri olmazsa birey de olmaz (Dolayısı ile doğal seçilim mecburen aşağıdakilerin tümünü desteklemek zorundadır):
    - Ben hayatta kalmalıyım
    - Benim türüm hayatta kalmalı
    - Benim familyam hayatta kalmalı
    - …
    - Canlılık hayatta kalmalı

    3. Evrim kanıtları derli toplu değil. Sanki kanıtlar arasında bir boşluk var. Örneğin bir bakterinin evrimini deneylerle anlatıyor (pek güzel) ama bir sonraki sahnede kocaman kürek kemiğinin değiştirdiği şekillerden bahsederken bunun nasıl olduğuna dair herhangi bir açıklama yok! Sadece fosil ve genetik göstergelerden öyle olmuş olması gerektiğini anlıyoruz. Öyle olmuş olmalı, kabul. Ancak nasıl? Kanıtlar hep bakteriler üzerinden! BElki bu yazarın suçu değildir ama yine de bakteriden kemik vs., gibi çok büyük boyutlara atlaması bende bir uçurum hissi oluşturuyor.

    4. Evrimin ahlaksızlığı desteklemesi konusuna hiç girmemiş. Neden? Bence bu bir eksikliktir. Kişisel fikrini yazabilirdi. Aslında bu sorunun yanıtı (bana göre) yukarıda 2 numaralı maddede belirttiğim “sadece bireyin değil, türün de desteklenmesi” altında yatmaktadır.

    5. Bu kitabı ancak biyoloji bilen biri anlayabilir! Nispeten bilgisiz birine daha çok resimle, daha basitçe anlatılmalı idi. Şekiller çok çok az (örneğin DNA, RNA, aminoasitlere dair en azından birkaç şekil faydalı olabilirdi.)

    6. (Bu madde Türkçe baskıyı hazırlayanlara önemsiz bir dip nottur) O kadar özenilmiş / emek verilmiş bu başarılı çalışmada s.410′daki “metindeki çizimler” kısmındaki sayfa numaralarının neden orjinal kitaba ait olan numaralar olarak bırakıldığını anlayamadım! Tüm bu zor çevirilerin yanında bunları Türkçe baskı üzerinden yapmak pek kolay olsa gerekti :)

  30. Serkan said,

    Kasım 3, 2013 @ 04:09

    Evrim Ağacı sitesinde “Evrim İle İlgili Kitaplar Listesi” diye bir liste var. Listeyi Nilüfer Tekin derlemiş. (http://evrimagaci.org/makale/269/) Listede toplam 146 kitap var. Bunlardan 113′ü çeviri, 31 tanesi (%21’i) Türk yazar(lar) tarafından yazılmış. (Vural Yiğit’in Evrimin Öyküsü kitabı listeye iki kere yazılmış.) Önce, bu 31 kitaptan evrimle ilgili felsefi, antropolojik, siyasi vb. içerikteki kitapları liste dışı bırakarak sadece genel olarak Evrim kavramı, Darwin ve Evrim Teorisi ile ilgili olanları saptadım. (Listede Haluk Ertan’ın 50 Soruda Darwin ve Evrim Kuramı isimli kitabının Bilim ve Gelecek Kitaplığı tarafından basıldığı yazıyor. Fakat internette araştırdım ve bu kitabın yayınlanmamış olduğunu gördüm. Yayınlanmış olsaydı, onu da listeye dahil edecektim. İlhan Akalın’ın yazdığı Dersimiz Evrim isimli çocuk kitabını ise listeye dahil etmedim. Şunu da belirteyim, bu kitaplardan bazılarını okumuştum, bazılarının içeriğini ise internette araştırarak öğrenmeye çalıştım.) “Evrim İle İlgili Kitaplar Listesi”ni esas alarak hazırladığım liste şöyle:

    1. Kalıtım ve Evrim – Ali Demirsoy: Meteksan Yay.
    2. Evrimin Öyküsü – Vural Yiğit, Evrim Yay.
    3. Süreç Kuram ve Kavram Olarak Evrim – Yaman Örs, Kaynak Yay.
    4. Evren ve Evrim (Canın Oluşumu) – Cihan Türkoğlu, Doruk Yay.
    5. Yaşamın Kökeni – Osman Gürel, Pan Yay.
    6. Evrim Serüveni – Sedat Ölçer, Metiş Yay.
    7. Darwin Ne Yaptı? – Öner Ünalan – Papirüs Yay.
    8. Bilim İnsanlarımız Darwin’i Selamlarken – Hazırlayan: Alper Dizdar, Yazılama Yay.
    9. Evrim Kuramı ve Bağnazlık – Cemal Yıldırım, Bilim ve Gelecek Kitaplığı.
    10. Maymundan mı Geldik? – Kollektif kitap, Bilim ve Ütopya Kitaplığı
    11. 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi – Metin Özbek, Bilim ve Gelecek Kitaplığı
    12. 50 Soruda Yaşamın Tarihi – Deniz Şahin, Bilim ve Gelecek Kitaplığı
    13. Charles Robert Darwin – Haluk Ertan, İş Bankası Yay.
    14. Darwin – Galip Ata, Bilim ve Ütopya Yay. (İlk kez 1931′de basılmış.)
    15. İnsan ve Evrim – Güven Arsebük, Ege Yay.

    Daha sonra, listede sadece Darwin ve Evrim Teorisi ile ilgili, herkesin rahatça okuyabileceği, 200 sayfayı geçmeyen popüler bilim kitaplarını bıraktım. Liste şöyle:

    1. Yaşamın Kökeni – Osman Gürel, Pan Yay. (121 sayfa)
    2. Darwin Ne Yaptı? – Öner Ünalan – Papirüs Yay. (127 sayfa)
    3. Maymundan mı Geldik? – Kollektif kitap, Bilim ve Ütopya Kitaplığı (140 sayfa)
    4. 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi – Metin Özbek, Bilim ve Gelecek Kitaplığı (208 sayfa)
    5. Darwin – Galip Ata, Bilim ve Ütopya Yay. (80 sayfa) – İlk kez 1931′de basılmış.
    6. İnsan ve Evrim – Güven Arsebük, Ege Yay. (123 sayfa)

    Bu listeden de, sadece insanın evrimi gibi Evrim Teorisinin özel bir uygulama alanını konu edinen kitapları ayıkladım. Yani sadece, doğrudan Darwin ve Evrim Teorisi ile ilgili kitapları alıkoydum. Liste şöyle:

    1. Yaşamın Kökeni – Osman Gürel, Pan Yay. (121 sayfa)
    2. Darwin Ne Yaptı? – Öner Ünalan – Papirüs Yay. (127 sayfa)
    3. Darwin – Galip Ata, Bilim ve Ütopya Yay. (80 sayfa) – İlk kez 1931′de basılmış.

    Görüldüğü gibi, “Evrim İle İlgili Kitaplar Listesi”nde yer alan kitaplar arasında Türk yazar(lar) tarafından yazılan ve sadece Darwin’i ve Evrim Teorisini anlatan, herkesin rahatça okuyabileceği, 200 sayfayı geçmeyen popüler bilim kitapları hep hepsi üç tane. Bunlardan, Galip Ata’nın Darwin isimli kitabı ise herhalde bir Türk yazarın Darwin ve Evrim Teorisi üzerine yazdığı ilk popüler bilim kitabı. Sanırım şunu söylemek mümkün: Türk akademisyen ve yazarlar Evrim Teorisini derli toplu, açık ve kısa bir şekilde toplumumuza anlatma konusunda duyarsızlar. Fakat, bu konuda piyasada azımsanmayacak sayıda çeviri kitap olduğu da ayrı bir gerçek. Yabancı yazarlar ve onların kitaplarını çevirenler olmasaydı toplumumuz Darwin ve Evrim Teorisine tamamen yabancı kalabilirdi. Türk akademisyen yazarların dikkatlerini bu konuya çekmek istedim. Ayrıca, Osman Gürel ve Öner Ünalan’ın kitaplarını daha önce okumuştum. Bu iki popüler bilim kitabını Evrim Teorisiyle ilgilenen ancak konuya yabancı olduğu için okumakta güçlük çeken herkese tavsiye ederim. Böyle kitapların çoğalması dileğiyle…..

  31. anıl said,

    Kasım 3, 2013 @ 09:31

    Serkan’ın çok güzel bir konuyu gündeme getirdiğini düşünüyorum. Burada “Konuya yabancı bir kişiye Darwin ve evrim kuramı üzerine genel bilgi edinmesi, ana hatlarıyla kuramı tanıması, anlaması için hangi kitabı öneririsiniz?” diye sorsam, sanırım çoğu kişi yabancı bir yazarın yazdığı bir kitap adı söyleyecektir. Türkçe yazılmış çok güzel kitaplar var. Örneğin Ali Demirsoy hocamızın evrimi çok çeşitli yönleriyle ele alan Kalıtım ve Evrim kitabı bunlardan biri. Ancak bu kitap, sıradan okuyucu için son derece ağır, ders kitabı niteliğinde, yaklaşık bin sayfalık dev bir yapıt. Piyasada bir benzeri de yok… Öte yandan, piyasada biyolojik evrim konusunu okuyucuya kısa, yalın, özlü ve anlaşılır bir biçimde sunan kitapların olmaması da üzerinde durulması, düşünülmesi gereken bir sorun. Serkan’ın eleye eleye üçe indirdiği kitaplardan Darwin Ne Yaptı? adlı kitabı epey zaman önce okumuştum ve bende iyi bir izlenim bırakmıştı. Elinize geçerse okuyun derim. Evrim konusunu felsefi ve metodolojik açılardan öğrenmek isteyenlere de Cemal Yıldırım’ın yazdığı Evrim Kuramı ve Bağnazlık kitabını öneririm. Sevgiler.

  32. Metin Turgut said,

    Kasım 3, 2013 @ 23:28

    Öncelikle Serkan beyin kriterlerini makul bulduğumu söyleyim. Fakat anladığım kadarıyla kendisi son üçe kalan Osman Gürel’in “Yaşamın Kökeni” kitabını okumamış. Bu kitabın yazılma gayesi, adı üzerinde yaşamın kökenini izah etmek. Bunu da günümüzdeki bilimsel verilere dayanarak yapıyor. Evrimci görüşe göre yazılmış güzel bir kitap. Fakat bir bütün halinde evrim teorisini anlatmak gayesiyle yazılmış bir kitap değil. Bu sebeple onu da listeden çıkarmak lazım. O halde geriye sadece iki kitap kalıyor: 1) “Darwin Ne Yaptı?”, Öner Ünalan, 2) “Darwin”, Galip Ata.

    Galip Ata kitabını ta 1931′de kaleme almış. Okumadığımdan, Serkan beyin kriterlerine ne kadar uyuyor bilmiyorum. Öner Ünalan’ın kitabını da okumadım fakat içindekiler kısmına bakarak emin olmamakla beraber, kriterlere uyuyor diyebilirim. Bu kitaplara bir iki tane daha eklemek mümkün mü, bir fikrim yok. Aklıma şu an kitap ismi gelmiyor. Bunlara benzer tercüme kitapların olması Serkan beyin işaret ettiği problemi ortadan kaldırmıyor. Hakikaten, Serkan beyin söylediği gibi “Türk akademisyen ve yazarlar Evrim Teorisini derli toplu, açık ve kısa bir şekilde toplumumuza anlatma konusunda duyarsızlar.” Yanlış anlaşılmak istemem fakat kanaatimce özellikle akademisyenler evrimci görüşü izah eden popüler kitaplar tercüme etmekten ziyade yazmaya ağırlık vermeliler. Aslında sadece biyoloji alanında değil diğer bilimsel alanalarda da böyle bir eksiklik var. Teorileri izah eden popüler kitapların nerdeyse tamamı tercüme.

  33. Biyolokum said,

    Kasım 4, 2013 @ 03:56

    Ben sizlere tamamen katılmadığımı hissediyorum. Takıldığım konu şu: Halihazırda konuyu harika bir şekilde anlatan (herhangi bir dilde yazılmış ve Türkçe’ye çevirisi yapılmış/yapılmamış) kitaplar var, alternatif olarak internette Evrimi Anlamak sitesi var. Türkiyeli akademisyenlerin aynı konularda yeniden kitap yazmalarının nasıl bir faydası olacağını düşünüyorsunuz, biraz daha açabilir misiniz? (Bunu gerçekten samimiyetle soruyorum).

    Aşağıdaki paragraf için düzeltme: listenin orjinalinde bu kitaplar zaten varmış, sizin listenizin sadece Türk yazarlardan oluştuğunu unutup aşağıdakileri yazmıştım. Özetle, bu iki kitap benim okuduklarım arasında, evrimi anlatan en harika kitaplardan.

    Bu arada, listenize Richard Dawkins’in yukarıda adı geçen kitabını da eklemelisiniz. Ayrıca Neil Shubin’in İçimizdeki Balık kitabı da Türkçe’ye kazandırıldı. Çevirisini okumadım, umarım iyi bir çeviri olmuştur, ama İngilizce’sini okudum. Dawkins’in kitabının çevirisinde yer aldığım için kitabı çok dikkatlice okuma fırsatım oldu. Bu iki kitabın evrimi anlatma konusunda harika kitaplar olduğunu düşünüyorum.

  34. Serkan said,

    Kasım 6, 2013 @ 14:28

    “Evrim İle İlgili Kitaplar Listesi”nde yer alan Darwin ve Evim Teorisi üzerine yazılmış Türkçe kitaplar konusunda yazdıklarımın karşılık bulması benim açımdan sevindirici. Fakat Duygu hanımın yazdıkları bende iyi anlaşılmamış olduğum kanısı uyandırdı. Kendisi “Halihazırda konuyu harika bir şekilde anlatan (herhangi bir dilde yazılmış ve Türkçe’ye çevirisi yapılmış/yapılmamış) kitaplar var, alternatif olarak internette Evrimi Anlamak sitesi var. Türkiyeli akademisyenlerin aynı konularda yeniden kitap yazmalarının nasıl bir faydası olacağını düşünüyorsunuz, biraz daha açabilir misiniz?” diye soruyor. Sorusunu, çeviri kitaplara kesinlikle karşı olmadığımı, bunların çok yararlı olduğunu düşündüğümü belirterek, şöyle cevplayayım: Batılılar “halihazırda konuyu harika bir şekilde anlatan kitaplar var” diye düşünmüyorlar (üstelik o kitapların çoğunu kendi dillerine çevirmelerine de ihtiyaç yok), yeni, aydınlatıcı kitaplar yazmaya devam ediyorlar. Peki bize düşen, sadece onların geçmişte yazdıklarını ve ileride yazacaklarını dilimize çevirmekten mi ibaret? Bu fikri onaylamam mümkün değil. Ben, Türk akademisyen ve yazarların bu konularda kitap yazmalarının çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü bizim eğitim sistemimiz, kültürümüz ve toplumumuzun inanç yapısı epeyce kendine özgü. Darwin ve Evrim Teorisi üzerine yazmak, sadece bütün biyolojiyi kuşatan bir alanla ilgili yazmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda kültürel, siyasi, dini vb. konularda da yazmak anlamı taşıyor. Mesela Dawkins’in “Yeryüzündeki En Büyük Gösteri” kitabı bizim toplumumuzdan çok Batılı normlara, bizdekinden farklı bir eğitim sistemine göre yetişmiş insanlara sesleniyor. Ortalama eğitim seviyesi 5 yıl olan, okullarda değil Evrim Teorisinin, biyolojinin bile hemen hiç okutulmadığı bir ülkede Dawkins’in kitabı kimler için aydınlatıcı olabilir acaba? Bu veya benzeri bir kitap sokaktaki adamın eline geçtiğinde, okuduklarından ne anlar? Evrim olgusu ve Evrim Teorisi hakkında az çok derli toplu bir fikir edinebilir mi veya edinmiş olur mu? Bu meseleyi iyi düşünmek lazım. Bence Türk akademisyen ve yazarlara çok iş düşüyor. Darwin’i ve Evrim Teorisini kendi insanlarına, onların anlayacağı şekilde anlatma çabası içinde olmalılar. Bu yapılamazsa, bilimsel düşünce bir grup seçkinin ilgi alanı olmaktan kurtulamaz, diye düşünüyorum.

  35. Merve said,

    Kasım 8, 2013 @ 06:19

    Konuya dışardan katılmış gibi olacağım ama şahsi fikrim, akademisyenler çok zaruri olmadıkça kitap tercüme etmekle vakit kaybetmek yerine bilimsel çalışmalarına ağırlık verseler daha faydalı olurlar. Bilmem hatalı mı düşünüyorum? Bir de, hep başkaları yazacak biz okuyacak mıyız? Bizde niçin halka faydalı kitapların sayısı yok dencek kadar az? Biz çok güzel kitaplar yazalım da, başkaları tercüme etsin. Ben şahsen (blogunu takip ettiğim için bliyorum) Duygu hanımın insanlara biyolojiyi anlatacak, sevdirecek, hatta gençlerde biyolog olma hevesi uyandıracak kadar başarılı popüler kitaplar yazabileceği kanaatindeyim….. Yine aklıma geldi, mesela depresyon ve depresyonla başa çıkmak üzerine yazdığı bloglarını işlese, okuyucularıyla şahsi deneyimlerini paylaştığı, harika resimleriyle desteklediği bir kitap ortaya çıkardı. Bence Duygu hanım sanat alanındaki yeteneğini israf ediyor. Kendisi bir kitap hazırlasa, eminim dikkat çeker, başka dillere tercüme edilirdi.

  36. Biyolokum said,

    Kasım 9, 2013 @ 06:38

    Merve, öncelikle konuya isteyen istediği yerden katılabilir, bu blogun herkese açık olmasının ardındaki sebep de bu değil mi zaten? :) Hoşgeldin.

    Söylediklerinde çok haklısın. Hatta bu yüzden ben artık bana gelen çeviri işlerini geri çevirip vaktimi (artık çok bile geciktirdiğim) makale yazma, kendime ait eserler üzerinde çalışmaya harcamaya uğraşıyorum. Ya da kitapların editörlüğünü yapmakla sınırlamaya çalışıyorum kendimi (ki bu bile çok vakit alabiliyor). Ama bir yandan da, bu eserlerin Türkçe’ye düzgün bir şekilde çevrilmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden kendi payıma düşeni yapıp çeviri işlerine yardımcı oldum, fakat bundan sonra olabildiğince az vakit harcayacağım.

    Bu arada, güzel sözlerine çok teşekkür ederim. İnsanın kitap, resim gibi şeyler üretmesi zorlu bir süreç. Bunu yaparken “Türkçe yayın yapmalıyım” demek, benim için motivasyon sıralamasında pek üstlerde yer almıyor. “İçimden geleni yapmalıyım” diye telkin etmeye çalışıyorum kendimi. Zamanı gelince elbet bir şeyler çıkar diye umuyorum. Bakalım.

  37. Metin said,

    Kasım 24, 2013 @ 22:53

    Dawkins’in “Yeryüzündeki En Büyük Gösteri” kitabı çevirisindeki ufak tefek kusurlara rağmen, evrimci görüşü anlatan zevkle okuduğum kitaplarından bir tanesi. Kitabı elime alır almaz Dawkins’in şu cümlesine takılmıştım: “Bu kitap, evrim teorisinin aslında -bilimdeki tüm inkar edilemez veya doğruluğu tartışılamaz olgular gibi- bir olgu olduğu konusundaki kanıtların şahsi bir özetidir.” Evrim teorisi “olgu” değildir. Olgu olan şey evrimdir. Her teori gibi evrim teorisi de olguya/olgulara dayanır ve açıklar. Neyse, lafı uzatmayayım. Öner Ünalan’ın “Darwin Ne Yaptı?” kitabını ise bir arkadaşın tavsiyesi üzerine alıp okumuştum. Darwin’in organik evrim olgusunu nasıl keşfettiğini, evrim teorisinin Darwin’den sonraki gelişmesini herkesin anlayabileceği sadelikte anlatan bir kitap. Bu kitabı okumak evrim teorisine ilgi duyanlar için çok iyi bir başlangıç olabilir. Ali Demirsoy’un “Kalıtım ve Evrim” kitabı ise evrim olgusunu çok yönlü ele alan çok kapsamlı bir çalışma. Anorganik evrim, hücresel evrim, evrimi sağlayan düzenekler… Evrimle ilgili ne varsa bu kitapta ayrıntısıyla bulunabilir. (İtiraf edeyim kitabı baştan sona okumadım fakat çok yararlandım.) En az 150 yıldır, fen bilimlerinden sosyal bilimlere, kimyadan psikolojiye kadar her alanda evrim olgusuyla karşılaşıyoruz. Evrim olgusuna dayanmadan, bu olguyu dikkate almadan bilimsel üretimde bulunmak mümkün değil. Evrimi anlamak demk, yaşadığımız dünyayayı ve evreni anlamak demek. Herkese bol okumalar, sevgiler.

  38. Merve said,

    Kasım 25, 2013 @ 03:55

    Serkan bey “Bence Türk akademisyen ve yazarlara çok iş düşüyor. Darwin’i ve Evrim Teorisini kendi insanlarına, onların anlayacağı şekilde anlatma çabası içinde olmalılar.” demiş. Bu fikre kısmen katılıyorum. Ama bundan daha önemlisi herhalde eğitim sistemimizi çağdaş normlara göre yeniden yapılandırmak olmalı. Bu gerçekleştiğinde, yani insanlarımız çağdaş evrensel normlara göre eğitim aldıklarında, yerellik de aşılacaktır kanaatindeyim.

  39. selçuk said,

    Aralık 1, 2016 @ 08:55

    epey zaman geçmiş fakat yazılanlar hala değerini koruyor ve bana ilginç geldi. serkan arkadaş görünen o ki, türkiye’de mesela dawkins’in yaptığını yapabilecek yetenekte ve istekli bir akademisyen yok. inan bana akademisyenlerin nerdeyse tamamı, yabancı bir dergide -özellikle hakemli bir amerikan dergisinde- çoğunlukla kıyıda köşede kalıp unutulacak bir makale yazabilmeyi, senin “neden yazılmıyor” diye sorduğun popüler bir kitap yazmaya tercih ediyor. biliyorsun üniversite sınavı diye bir şey var ve biyoloji bölümlerine genellikle (çok nadir olarak ilk sıralarda tercih edenler hariç) puanı epey düşük olanlar giriyor. bu kişilerin en disiplinli ve çalışkanları ise belli prosedürleri yerine getirip master doktora filan yapıyorlar, nihayetide bir kısmı da akademisyen oluyor. doçent, prof. dediğimiz şahıslar bunlar işte. yanlış anlaşılmasın, kolay bir iş değil tabii. fakat tam bu kişilerden bir şeyler icra etmesi beklenen zamanda, amiyane tabirle çoğunun pilli bitmiş oluyor veya kendilerini bir çeşit seçkinciliğe kaptırmış oluyorlar. burada duygu hanımı tenzih ediyorum, zira kendisinde yaratıcı vasıflar bulunduğu aşikar. fakat her nedense vasıflarını, aslında en nihayetinde pek değer ifade etmeyen ve kişileri köretip verimsizleştiren akademik prosedürleri yerine getirmek uğruna heba ediyor. oysa ki kendisinin sanat ve edebiyat dallarında çok yetenekli olduğu, dikkate değer işler başarabileceği hemen görülüyor. sevgi ve saygıyla.

  40. Biyolokum said,

    Aralık 3, 2016 @ 06:11

    Selçuk Bey, yorumunuzu yeni gördüm (blogun beni yorumlardan otomatik olarak haberdar eden özelliğine bir şeyler olmuş, diğer her türlü yaratıcı ve aslında yapmak isteyip yapmaya vakit bulamadığım şeylerde olduğu gibi, blogun bilmemkaçbin bakımını da ihmal ettiğimden oluyor bunlar).

    Beni çok yaralı olduğum bir noktadan vurdunuz. Bu yorumların arasında, artık büyük ihtimalle çok da ziyaretçisi olmadığını tahmin ettiğim bu blogun kıyısında köşesinde bir yerlerde bunları yazarken, sırtımda senelerin bilim köleliğinin ağrıları, kafamda bin türlü soru işaretleri, geleceğin belirsizliği, ülkesizlik, yaşın 35liği… Bu yaşta demek hala nerden geldiğimi bilip, n’olacağımı bilemezken diye şarkılar söyleyecekmişim. Özetle, kafam karışık ve haklısınız, 3-5 kişinin okuduğu makaleler için yıllarımı harcıyorum.

    Ama bu seçimi sanki çok kolay bir şeymiş aslında ama ben seçmiyormuşum gibi sunmak da bana yapılan bir haksızlık. İtirazım var. Dediğiniz gibi kendimi sanata ve edebiyata versem bu boğaz ne ile beslenecek? Hele ki bu söylediklerinizi Türkiye’de icra etmeye çalışsam. Biz bu çevirilerden o kadar komik rakamlar kazandık ki. Kitabın kendisini yazsam gelirinin bundan çok muazzam seviyede farklı olacağını sanmıyorum. Bunca zaman en azından akademik yolda bir yerlere varacağım sanrısı ile (tabi ki bir yandan, her şeye, tüm zorluklarına rağmen, yaptığım işten de zevk alarak) ilerledim. İnsanın cebine her ay (az da olsa) giren bir maaşın olması, hele ki ailesinden pek bir destek söz konusu olamıyorsa, hiç azımsanacak bir bağımlılık unsuru değil. Çok mu materyalist yaklaşıyorum? Ama insanın en temel ihtiyaçları karşılanmayınca, kafası sanata edebiyata çalışamıyor malesef (en azından ben öyle biri değilim).

    Fakat benim hala umudum var :) Ve bu karamsar aromalı şikayetlenmeli yorumun en büyük sebebi dediklerinizde haklı olmanız. Yüreklendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle.

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın