Rotasyon yapacağınız laboratuvarı ve doktora hocanızı nasıl seçmelisiniz?
Ahali merhaba, geçtiğimiz aylarda, bir bilim kardeşimin bana e-mail üzerinden sorduğu sorulara verdiğim (alel acele) yazılmış cevapların bir kısmını buradan başkalarına da faydası olur diye paylaşmak istiyorum. Doktoraya ABD’de bu sene yeni başlamış olan bu kardeşime şunu yazarken yakaladım kendimi:
“..garip bir ablalık duygusu ile senin çizeceğin yolun benimki kadar zorlu olmaması için elimden geleni yapmak istiyorum.”
Sonra farkettim ki, sadece onun için değil, doktora yapmak çılgınlığına düşmüş hepiniz için aslında elimden geleni yapmak, bir şekilde yardımcı olabilmek istiyorum. Bugün elimden gelen ona yazdıklarımı sizinle paylaşmaktan ibaret. Umarım dünyanın herhangi bir yerinde, kendisini yepyeni bir ülkede yapayalnız, önündeki yolu isli ve asfaltsız bulan çiçeği burnunda doktora öğrencilerine, veya doktoraya başlamayı düşünenlere bir faydası olur, işlerine yarayacak bir fikir verir.
Nerede Rotasyon yapacağınızı (nihayetinde doktora hocanızı) nasıl seçmelisiniz?
Bir kısmınızın bildiği ve uzun bir süre önce bu blogda da (konuk yazarlar sağolsun) bahsettiğimiz üzere, doktora programlarının tabiatı ülkeden ülkeye, hatta bazen aynı üke içinde okula veya bilimdalına göre çok değişebiliyor (Hollanda’da doktora, ABD’de doktora, Sosyal bilimler doktora). Aşağıda yazdıklarım, daha çok biyolojik bilimler alanında ABD’de doktora yapanlar için, AMA başka herkesin de faydalanabileceği genel fikirler de olduğunu düşünüyorum. (Bir de daha önce bu doktora hocası seçimi konusuna değinmiştik. Fakat sene 2009 imiş, üzerinden çok zaman geçti, vizyonlar değişti, konuyu bir daha ziyaret etmekte fayda var.)
ABD’deki çoğu biyolojik bilim doktora programında laboratuvar rotasyonu yapılıyor. Bu şu demek: sizi doktora öğrencisi olarak bir doktora programına kabul ettiklerinde, doğrudan bir hoca ve lab ile başlamıyorsunuz (ama kimi programlarda bu da mümkün). Bölümde ilginizi çeken 3 labda, genelde 3-4 aylık rotasyonlar yapıp, en sonunda nerede kalmak istediğinize (tabi onlar da sizi istiyorsa) karar veriyorsunuz.
Daha fazla uzatmadan, yazdıklarımı kopyalayıp yapıştırıyorum, keyifli okumalar. (Mektubu yazdığım kişinin ismini değiştirdim.)
Rotasyon için lab seçme kriterleri
Rotasyonlar ve lab seçimi konusunda bir kaç şey yazayım. Bunların seni bunaltmasını istemem, zira aklında bir sürü başka şey var biliyorum, ama elinden geliyorsa seçim yaparken şu noktalara dikkat etmeye çalış (tabi bazen her şey bir arada olmuyor, ama en azından ideale en yakını bulabilirsen daha rahat edersin, daha keyifli bir doktora deneyimi yaşarsın diye düşünüyorum). Liste en önemliden en az önemliye gibi gibi:
1) Akademik yayın yapmak: Şu anda akademinin geldiği durum malesef tamamen kimin kaç makalesi var, nerede yayınlanmış üzerine dönüyor. Bazı hocalar bu konuda yeterince dikkatli değiller ve makale yayınlamanın öğrencinin ileride kariyeri için ne kadar kritik olduğunu ya düşünemiyorlar ya da (kendi tercihleri yüzünden) görmezden geliyorlar. İlgini çeken lab geçen 5 senede ne kadar yayın yapmış, mezun olan doktora öğrencileri mezun olmadan makale çıkarabilmişler mi? Bunlara bir bak. Mezun olmaya yakın bir makale yayınlamış olmak çok önemli (benim yoktu malesef) zira bu sayede post-doc için fellowship vesaireye başvurabiliyorsun, değilse şansın çok zor. Yani her ne kadar bu şekilde stratejik düşünmek olayın bilimsel romantizminden götürse de Bu ahval ve şerait içinde vazifen, mezun olmadan makale yayınlamak! Ayşeciğim, bu cümlenin ne kadar altını çizsem, havaifişeklerle bezesem az. Gerçekten gideceğin labın makale basmaktaki verimliliği çok önemli.
2) Hocanın karakteri, labdakilerin genel dinamikleri: Kendine uygun hoca bulmak biraz sevgili/eş bulmaya benziyor, herkesin aradığı ihtiyaç duyduğu şey farklı. Fakat seninle biraz benzer bir eğitimden, kültürel geçmişten geldiğimizi, ve anlattıklarını da göz önünde bulundurarak, sana biraz daha “hands on” yani ilgili bir hoca iyi gelebilir diye düşünüyorum. ABD’de bazı lablarda hocanın yüzünü haftalarca bile görmediğin olur. Yani o da çok keyifli bir şey, kendi kendine yetmeyi, kendi başına iş yapmayı öğrenmek. Ama başlangıçta elimizden tutacak (hele ki eğer daha önce pek lab deneyimimiz yoksa) birilerinin laboratuvarda bulunması çok önemli. Bu anlamda genelde genç hocalar daha ilgili oluyorlar, ama aynı zamanda control-freak olma ihtimalleri de oluyor tabi (her ıcık cıcık ayrıntıya karışma gibi). Zamanla bir denge oturur elbet, karşındaki çok anormal bir kontrol manyağı olmadığı sürece. Veya bir alternatif de, belki hoca çok ortalarda yoksa bile, labda yıllanmış, deneyimli sana yardımcı olabilecek, seni teknik konularda eğitip yol gösterebilecek başka birileri vardır, o da olur. Ama yalnız kalacağın ve bu şekilde başkalarından destek alamayacağın bir labda doktora yapmaya çalışırsan acayip zorlanırsın. Bir de rotasyon yaparken genel olarak labdaki insanların birbirleriyle iletişimi dramalı mı, abuk subuk dedikodular filan dönüyor mu dikkat et. Sırf bu yüzden sevdiğin bir hocayla çalışmamazlık etme, ama o tip saçmalıkların çok açık açık yaşandığı bir laba katılırken de çok dikkatli ol derim. (Hayalimde senin bulunduğun enstitü nedense unicornların koşuşturduğu, gökkuşaklarının yerden fışkırdığı bir ortam olarak canlanıyor, o yüzden bu şekilde berbat lab ortamlarını yakıştıramıyorum, ama insan her yerde insan, ve bu gıcık karakterlere her yerde rastlıyoruz malesef).
3) Çalışacağın konu: Konun senin ilgini çekmesi ve heyecanlandırması çok önemli. Bu da sevgili gibi, aşık olmadığın bir insanı öpmek gibi. Yani öpersin, öpmek güzel bir şey ama öptüğün kişiye bağlı. Hiç içine sinmeyen birini 5 sene boyunca öpmek korkunç bişey :) Bu konuda direkman kalbini dinlemeye çalış bence, konu ne olursa olsun, seni heyecanlandırıyor mu, konu hakkında bilgin az da olsa çok da olsa farketmez, böyle birinden hoşlanmak gibi, ilk görüşte bi elektrik var mı? Şimdi o elektriği aldıktan sonra, muhtemelen karşında birden fazla aday olacak. O noktada başka kriterleri hesaba katmaya başlayabilirsin. Konu hot topic mi, yeni cutting-edge tekniklerin, yaklaşımları içeriyor mu (aceleden İngilizce kelimeler kullandığım için kusura bakma, bu konuda tembelleşmeye başladım).
4) Öğreneceğin teknikler: Öncelikle, doktora sırasında ne kadar çok teknik öğrenebilirsen o kadar iyi. O yüzden seni sürekli aynı şeyi yapmaya itecek bir projenin rahatlığına kapılmayıp, bir sürü farklı konuda deneyim edinmeni sağlayabilecek, geniş spektrumlu bir yaklaşım öneriyorum. Ama bu elbette biraz da kişilik ve tercih meselesi. Kimi insanlar belli bir konuda çok manyak gibi uzmanlaşmayı seviyorlar. Fakat her şeye rağmen uzun vadede eğer akademide kalmayı düşünüyorsan, kariyerinde ilerledikçe sürekli sürekli repertuarına yeni şeyler eklemen gerekecek. Bu yüzden karşına yeni bir teknik öğrenme fırsatı çıktığında hemen atla. O fırsatları hiç kaçırma. Teknikler konusunda bir nokta da şu: Eğer şu anda aklında “kesin Türkiye’ye dönmek istiyorum doktoradan sonra” gibi bir fikir varsa, belki de öğreneceğin, uzmanlaşacağın şeyleri ona göre biraz stratejik seçmekte fayda var. Şöyle ki, mesela biyoinformatik vesaire gibi, çok pahalı ekipman vesaire gerektirmeyen, özünde bir bilgisayar başından da yapılabilecek alanlarda uzmanlaşmak ileride şartların daha kısıtlı olduğu yerlerde bile gayet son moda işleri yapabilmene olanak verir. Fakat benim gibi gönlünü confocal live-imaging vesaireye kaptırırsan, ABD içinde bile yapmak istediğin işi yapabileceğin yerlerin sayısı ciddi miktarda azalıyor. Zira en son model mikroskopların olmadığı herhangi bir enstitü, benim işimi yapamayacağım bir yer oluyor. Yani bunlar biraz uzun vade için de olsa önemli noktalar, ama aklında kesin Türkiye’ye dönmek varsa. Değilse bişekilde hallolur, canın ne istiyorsa onu yap, kasma :)
5) Para para para: Umuyorum ki para konusu senin bulunduğun yerde çok sorun olmayacak, ama gideceğin labın grant/funding durumu nedir, bunları hocaya açıkça sorabilirsin. Genelde doktora öğrencisiyken çok çok problem olmuyor, maaşını departman da karşılayabiliyor bir sorun olursa, ama eğer labda para sıkıntısı varsa ne tür deneyler yapıp yapamayacağına, konferanslara gidip gidemeyeceğine vs etki ediyor. Bu para meselesi post-doc aşamasında çok kritik. Ama doktora için de labın genel durumunu bilmekte fayda var.
Son olarak, Türkiye’den ABD’ye giden öğrenciler genelde oradakilere göre “utangaç” tabiatlı oluyorlar. Soru sormaktan çekinme. Hocalara “bana önerebileceğiniz review veya makale filan var mı, labınızdaki çalışmalarla ilgili daha derinlemesine bilgi edinmem için nereden başlamamı önerirsiniz” filan diye sorabilirsin. Çok hoşlarına gider, proactive student <3
Ezgi said,
Aralık 3, 2016 @ 08:19
2009′daki yaziyi okudugumda saniyorum henuz lisans ogrencisiydim. O donemler kafamda bir seyler sekillendirirken senin blogundan nasil yararlandigimi hatirladim simdi bunu okuyunca. Sizin kusagin, arkadan gelen nesilleri nasil etkiledigini oradan bakinca hissediyor musunuz bilmiyorum ama o etkilenenlerden biri olarak tesekkur edeyim yaziyi gormusken dedim :)
Biyolokum said,
Aralık 5, 2016 @ 19:02
Ezgi, çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ediyor birilerinin faydalandığını duymak. Keşke daha çok yazıp yardımcı olmaya vaktimiz olsaydı/olsa.
Biyolokum said,
Nisan 1, 2017 @ 14:42
Karen Kelsky’nin blogunu da şiddetle öneriyorum bu arada (İngilizce).
Kendisi sosyal bilimler alanından olduğu için genelde yaşambilim ve mühendislik alanları açısından çok ayrıntıya giremiyor ve bazen yazdıkları sosyal bilimler için geçerli oluyor sadece ama genel olarak müthiş tavsiyeleri var:
Potansiyel doktora danışmanına nasıl e-posta gönderilir? http://theprofessorisin.com/2011/07/25/how-to-write-an-email-to-a-potential-ph-d-advisor/
En berbat danışmanların 5 ana özelliği:
http://theprofessorisin.com/2014/02/23/the-5-top-traits-of-the-worst-advisors/