Yurtdışında staj olanakları için nasıl bir yaklaşım izlemelisiniz?
Yurtdışında staj yapmak isteyen ama gönderdiği e-postalara hiç olumlu cevap alamadığını belirten bir öğrenciye verdiğim cevabı, yine başkalarına da faydası olabilir diye paylaşmak istedim. Kapsamlı bir yazı değil. Bu staj işinin bir sürü yolu yordamı olabilir. Ama bunlar benim ilk anda aklıma gelen ve hızlıca yazıverdiğim şeyler oldu.
Bir de bu arkadaşa verdiğim cevapta yazmanın bir anlamı yoktu ama, yurtdışında staj yapmayı çok istiyorsanız, bu işi araştırmaya, okuyup düşünmeye, varsa burs olanaklarına bakmaya çok daha önceden (sonbahar döneminden) başlamanızı tavsiye ediyorum. Özellikle eğer sınavla vesaire öğrenci kabul eden staj programları varsa, bunların başvuruları eminim ki bahar döneminden önce yapılıyor olmalı. Eğer tek tek hocalarla bağlantıya geçme yöntemini izleyecekseniz (bakınız aşağıda bahsediyorum) o zaman da makale okumak vs için vakte ihtiyacınız olacak. Yani özetle bahara bırakmayın. En az 8-9 ay önceden başlayın aramaya derim. (“Ama onca kalkülüs, analitik kimya, moleküler biyoloji sınavının arasında buna nasıl zaman bulucaz hocam ya?” Biliyorum zor. Ama yurtdışında staj çok istediğiniz birşeyse ona göre kolları erken sıvayıp bu ekstra adımları atmak durumundasınız. Bir de şu yazıyı okumadıysanız bir okuyun.)
Gelelim bahsettiğim arkadaşa verdiğim cevaba:
Sevgili Fındık,
Öncelikle benim ne yazık ki şu anda stajyer öğrenci alma imkanım yok. Zannediyorum ABD’ye gelebilmek için genelde kendi uçak paranı vesaire vermeyi göze almak gerekiyor. Eğer şansın yaver gider de kabul edecek bir lab bulabilirsen o zaman genelde aylık ufak bir maaş verirler (ama onun da hemen yatması mümkün olmuyor, yani yanında sana bir ay yetecek kadar parayı da götürmen gerekiyor). Özetle maddi olarak karşılayabileceğin bir şey olup olmadığına karar verebilmen açısından veriyorum bu bilgileri. Vize masrafları + yol parası + ilk ay için gerekecek para + sağlık sigortası vs vs. ABD için bunları karşılayamayacaksan vaktini boşa harcamamış, Avrupa’daki olanaklara odaklanmış olursun.
İkincisi artık “hoca” kafasına ermiş bir insan olarak, yazdıklarını okuduğumda “Eğer stajyer alabilecek imkanım olsaydı, yani alıcı gözle bakabilseydim, bir öğrenci bana yazdığında ne görmeyi isterdim?” diye düşündüm. Bana kalırsa “ne iş olsa yaparım hocam” yaklaşımı iyi değil. Öncelikle staj için hocalarla doğrudan bağlantıya geçmek, üniversitelerin ofislerine vesaire mail atmaktan daha mantıklı. Ama bir hoca ile bağlantıya geçerken “tek amacım olabildiğince çok teknik öğrenmek” deyince onlara çekici gelmeyebilir. “Araştırma alanınız hakkında bilgi edindim, X, Y, Z konusu ilgimi çekiyor, sizinle yazın staj yapma olasılıkları varsa nedir merak ediyorum” diye yaklaşmak daha iyi sonuç verecektir diye düşünüyorum. Özetle, bu senin işini zorlaştırıyor, yani oturup makaleleri okuman biraz bu hocalar ne yapıyor anlaman lazım. Ama olması gereken de bu. Daha konsept bazlı yaklaşmak. Senin ne ilgini çekiyor, seni ne meraklandırıyor. Nobel ödülü alacak fikirlerle gelmeni beklemiyoruz elbet. Ama biraz okumuş merak etmiş olmanı, bilimsel sorular sorabiliyor olmanı bekliyoruz. Bir de illa ki bütün hayatını o konuya adaman da gerekmiyor, biraz ilgini çeken bir konu olması yeter. En azından makaleleri okuyup biraz analitik düşünebiliyor musun, bunu karşındaki hocaya gösterebilirsen olumlu bir cevap alma olasılığın artabilir.
Bir de malesef bu işler hep tanıdıklar aracılığıyla daha kolay oluyor. Daha önce çalıştığın yerlerde senden memnun kaldılarsa, oradaki kişilere bir sorabilirsin, bildikleri, seni bağlantıya sokabilecekleri bir laboratuvar var mı yurt dışında diye.
Aklıma gelen bir başka şey, e-mail gönderdiğin insanların çok meşgul insanlar olduklarını aklından çıkarma. Mesela bana gönderdiğin transkriptin ikinci sayfası ekranda 90 derece dönmüş olduğundan rahat okunmuyor ve uğraşasım gelmedi. Eğer bu transkripti yabancı hocalara göndereceksen, Ders Adı vs gibi alanların İngilizcesi yok (belki sayfanın arkasında vardır bilemiyorum – Bulunduğun okulda İngilizce transkript versiyonu veriyor olabilirler). Özetle, bu dökümanlara en fazla birkaç dakika ayıracak bu insanlar. Ona göre gönderdiğin dökümanların ilk bakışta rahat anlaşılabilir olması çok önemli.
Aklıma gelenler bu kadar. Kusura bakma ancak bu kadar yardımcı olabiliyorum. Umarım gönlüne göre bir şey bulursun. Yurtdışında bir şey bulamazsan da Türkiye’de iyi bir yerler bulmaya çalış. Şevkini kırmasın bu durum. Bol bol oku, vizyonunu genişlet. Merak et, kendine ve başkalarına bilimsel sorular sor.
Dilara Kocakaplan said,
Mart 30, 2017 @ 18:07
İki yıldır blogunuzu okuyorum, ne zamandır akademik kariyer kategorisi olsun istiyordum, süzdürdüğünüz emeklere sağlık!
Lisans eğitimi boyunca bilgi bombardımanı yanında akademik hayat nedir, bu hayata nasıl hazırlanılır, araştırma nasıl yapılır, ‘good scientific practice’ gibi konuları çok fazla öğrenmiyoruz ne yazık ki.
Şu ana kadar anladığım, bunların yine de çok fazla öğrenilecek değil de, yaşayarak tecrübe edilecek şeyler olduğu. O yüzden macelarınızı anlatmanız da çok gerçekçi ve faydalı oluyor. En basitinden bilimsel konuları bile sade ve kapsamlı anlatan yazım tarzınız bana bulaştı diyebilirim. Bilimle hayatı birleştirmek, tutkuyla micro dünyaya girmek de.
Tavsiyelerinizin ve tecrübelerinizin devamını bekliyorum. Bilim insanı olma yolunda şimdiden inşa etmem gereken intangible skiller neler olabilir? Kendimi içine atıp hatalarımdan öğrenmeden önce geliştirebileceğim, 3.sınıf undergrad halinize önerebileceğiniz kıyıda köşede kalmış kaynaklar?
Biyolokum said,
Mart 30, 2017 @ 18:45
Dilara merhaba yorumuna çok teşekkür ederim. Malesef benim öğrencilik zamanımda gerek Türkiye’de gerekse doktora sırasında ABD’de akademik kariyer bir nedir, nasıl bir hayattır, az çok ne gibi bir rota izlenir bu konularda hiç bilgi yoktu. Şu anda en azından İngilizce bir sürü kaynak var. Aslında bununla ilgili ayrıca bir yazı yazıp kaynakları toparlamayı isterim vaktim olursa ama şimdilik aklıma gelen birkaç şeyi yazayım:
Nature dergisinin “jobs” bölümünde bir kariyer bölümü var (career toolkit): http://www.nature.com/naturejobs/science/news Orada zaman zaman çok faydalı yazılar gözüme çarpıyor.
Yine Science dergisinin de böyle bir kariyer bölümü mevcut: http://www.sciencemag.org/careers
Karen Kelsky’nin kitabı ve blogunu mutlaka tavsiye ediyorum. Daha o seviyeye (profesör kadrosu iş arama) gelemiş de olsan çok faydası olacağını, akademik hayatla ilgili güzel fikir edinmiş olacağını düşünüyorum. Ki kitapta “akademik danışmanınızı nasıl seçmelisiniz” gibi konulara da yer veriyor (kitap çoğunlukla profesör kadrosu (tenure-track) iş arayanlara yönelik, bir de Karen Kelsky sosyal bilimler alanından olduğu için söylediği bazı şeyler STEM yani Science Technology Engineering Mathematics alanları için geçerli olmayabiliyor, ama genel olarak çok faydalı bir kitap bence).
iBiology seminerleri müthiş. Hem bilimsel konularda kendini geliştirmek için (ben öğlen yemeği aralarımda bu videoları izliyorum, mesela hiç bilmediğim konularda biraz fikir sahibi olabilmek, ya da merak ettiğim bir tekniği anlamak için vs). Ama aynı zamanda iBiology’nin bir de “professional development” ve “careers” seminerleri var. https://www.ibiology.org/ibiomagazine.html Profesyonel gelişim kısmındaki seminerler akademik kariyere devam edenlere yönelik. Kariyer bölümndeki seminerler ise, doktoradan sonra akademide kalmamayı tercih edenlere ne tip işler yapabilecekleri hakkında fikir vermeye yönelik.
Bütün bunlara ek olarak, daha önceki “küçüklerime öneriler” yazımda ve yukarıda da bahsettiğim gibi, sürekli okumak okumak okumak okumak. Bilimsel makaleleri hobi gibi okumak. Çevrendekilerle tartışmak, hocalarınla tartışmak…