40 yaş notları
40larıma girerken düşünce parçacıkları. Sanırım bu yaşta insan geriye dönüp hayata dair çıkarımlar yapmadan edemiyor.
20li yaşlarımı kronik endişe ve depresyonla, 30lu yaşlarımın büyük bir kısmını kendimden şüphe ederek, kendimi aşağılayarak, küçük görerek geçirdikten sonra, nihayet 40lara girerken daha önce hiç olmadığım kadar kendime güvenli hissediyorum. Bu kendimle barışık hale geliş o kadar uzun zaman, o kadar çok emek, terapi, ilaç, ve kendimle ve başkalarıyla yaptığım dürüst ve zor diyaloglar gerektirdi ki… Ama nihayet, kendimle ve dünyayla hiç olmadığım kadar barışık bir noktadayım, ve nihayet kendime, iyi bir arkadaşıma davrandığım gibi davranıyorum (çoğu zaman). Tabi ki hala kendime gıcık olduğum, kendimi suçladığım, yeteneklerimden şüphe ettiğim anlar oluyor, hani o sürekli kendimize zihinsel eziyet ettiğimiz haller tamamen bitmiyor elbette. Ama bu anlar artık hayatımın çoğunluğuna yayılmıyor ve hükmetmiyor.
Çocukken ve ergenlik döneminde toplumun ve hatta sevdiklerimizin – bizi sevenlerin – bize verdikleri zararı yetişkinler olarak tamir etmek, bizde açtığı yaraları sarmak için ne kadar çok vakit ve enerji harcamak zorunda olduğumuza bakıp bakıp bu duruma inanamıyorum. Bu söylediklerim kulağa acımasız ve karanlık gelebilir, ama gerçek bu. Ve bu gerçeği kabullenip büyümeye, değişmeye karar vermenin çok nefis bir yanı var. Toplumun, ailenin, arkadaşlarımızın ve hatta kendimizin inşa ettiği daraltan, engelleyen kutular içinde buluyoruz kendimizi. Bu sınırlayıcı kutuların dışında bir dünya ve kendimize yakışan, uyan bir varolma biçimi olduğunu farketmemiz yıllar alıyor. Keşke minik insanlar (çocuklar) okulda bu kutuları engellemenin, onlardan kurtulmanın, kendin olmanın, düşünen, seven, barışçıl insanlar olmanın yollarını öğreniyor olsalardı. Keşke bu elzem öğretiler 20li, 30lu yaşlarımıza (veya artık ne zaman bulara ihtiyacımız olduğunu farkediyorsak o zamana) bırakılmasaydı, ve eğitimin resmi olarak bir parçası olsaydı.
Bu durumda, eğer biraz “bilgece” bir tavsiyede bulunabilirsem (evet biliyorum sormadınız ama artık yeterince yaş aldım bu ömürden ve istediğimi yapma hakkını kazandım, heheh), bu güzel gezegende geçen 40 yıldan sonra, bu harika canlılar arasında nefes alan ve düşünen bir insan olmayı 40 yıl boyunca deneyimledikten sonra, diyeceğim şu ki, bir insan olarak önceliğiniz, etrafınıza inşa edilmiş, sizi gerçek benliğiniz olmaktan alıkoyan, sınırlayan bu kutuları tespit etmek. Önceliğiniz, kendinizin en iyi arkadaşı olmak (ama her iyi arkadaş gibi kendinizi yumuşakça, yapıcı ve fakat dürüstçe eleştirmek, akılcı olmak ve narsist olmamak :) ). Çünkü eğer kendinizle ve var olma biçiminizle barışık olabilirseniz, inanıyorum ki çevrenizdeki insanlara da daha iyi bir yoldaş olacaksınız.
Muhtaç olduğunuz bilgelik, farkında olmasanız da, hemen elinizin altında! Tekerleği yeniden icat etmeniz, bu yola yapayalnız atılmanız gerekmiyor. Binlerce yıllık öğretiler, modern psikoloji, kitaplar, podcast’lar, birlikte tartışan büyüyen insanlar var. Hepimizin büyümek gelişmek için yolu uzun. Umarım kendinize değişim, büyümek, ve kendinizi keşfetmek hediyesini verirsiniz. Bunun nasıl olacağı, bu yolculuk herkes için farklı, ama bu maceraya nasıl atılacak olursanız olun, umarım büyümeyi ve gelişmeyi hiç bir zaman bırakmayın. (Ve tabi umuyorum ki bunu yaparken çevrenizdeki güzel insanlara zarar vermeden yapın.)
♥♥♥
AYDIN said,
Mayıs 10, 2021 @ 04:24
Az kaldı ben de club’ a dahil olacağım:) İleriye doğru bir regresyon yaptığımda kendi açımdan 40′ lı yaşlarda hayatın daha bir keyifli yaşanacağını düşünüyorum. Hayata karşı düşüncülerimiz ve duygularımız daha olgunlaşmış, mücadele toollarımız yerleşmiş, böyle fight pit’ den çıkmış veterans modunda olacağız gibi:) 40′ lı yaşlarının sağlık ve huzurla devam etmesini dilerim Duygu.
egemen onat said,
Mayıs 23, 2021 @ 07:11
insanlığın malı, gezegenin malı, herkes https kullanmalı!…öyle değil mi?
sizin, sevdiklerinizin ve sevenlerinizin siber güvenliğine asgari bir katkı olarak.
sağlıklı güzel günler! :)
irmak said,
Ağustos 6, 2021 @ 07:04
“Çocukken ve ergenlik döneminde toplumun ve hatta sevdiklerimizin – bizi sevenlerin – bize verdikleri zararı yetişkinler olarak tamir etmek, bizde açtığı yaraları sarmak için ne kadar çok vakit ve enerji harcamak zorunda olduğumuza bakıp bakıp bu duruma inanamıyorum.”
okurken bu kısmın altını çizme ihtiyacı hissettim. Çok yapıcı ve kapsayıcı bir yazı olmuş, paylaştığınız için teşekkür ederim.
thepleiades said,
Ekim 16, 2021 @ 18:01
tam ilk blog yazımı artık yazmaya karar verip bilgisayarın başına geçmişken (ve bir yıldır yazdıklarımı bir türlü kenime beğendirememişken) blogunuzu kesin yeni yazı yoktur ama yine de ziyaret edeyim deyip bakıverdim. o kadar sevindim ki yakın zamanda yazılmış bir yazı gördüğüme. üstelik bu tavsiyeler o kadar ihtiyacım varken. terapiler kitaplar arkadaşlar uykular derken 28 yaşına bastım… kendime taşlar atmak yerine çiçekler sunmayı ne çok istiyorum. ama bir gün bende bu hayatı ve kendimi böyle kabul edeceğim inanıyorum tüm kötülüklere,çirkinliklere ve adaletsizliklere rağmen nefes aldığımı hissedeceğim!
“Umarım kendinize değişim, büyümek, ve kendinizi keşfetmek hediyesini verirsiniz.” umarım Duygu Hocam umarım…
Kardelen said,
Mart 17, 2023 @ 16:32
Birden araştırma yaparken twitterda bilim kadınlarından söz eden bir sayfanın paylaşımında sizi gördüm sizi araştırırken blogunuzu gördüm 1 saattir oradan buradan yazılarınızı okudum. En son da bu yazıyı paylaşmışsınız. Sizin sözleriniz beni o kadar etkiledi ki. Ben şuan 17 yaşındayım belki yolun başındayım. Beni sınırlayan kutuları yavaş yavaş fark etmeye başladım aslında. Hemde biliyor musunuz bende sizin gibi kendimle barıştığım günleri dört gözle bekliyorum. Sizin gibi Odtü Biyoloji bölümünde okumak istiyorum. Mezun olunca başarılı olamayacağımı söyleyen çok kişi oluyor ama sizden de bugün ne yapmam gerektiğini öğrendim. bana yapamayacağımı söyleyen kimseyi hayatımda barındırmaya devam etmeyeceğim. İnsanlara umut ve destek olmak için elimden geleni yapacağım. En çok da kendimi anlamaya ve dünkü halimden daha iyi bir konumda olmaya çalışacağım. İyiki karşıma çıktınız. Artık idollerimden biri de sizsiniz. Hem bir türk olarak hem bir kadın olarak sizin neler başardığınızı görmek bana öyle bir umut verdi ki… Bu yazıyı göz yaşlarım eşliğinde yazıyorum. Umarım bir gün sizin kadar güçlü ve hayatta isteklerini gerçekleştirmiş bir Kardelen olurum.