Ekim 1, 2007 at 04:03
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım
Geçenlerde yan taraftaki profil yazısı için ayrılmış gibi görünen bölüme bir Çin atasözü yazdım. Şöyle diyordu: Devam...
Permalink
Eylül 3, 2007 at 06:58
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Doktora
- Dr. M: Kekova’da 3 kişi bir gün için tekne kiraladık. Bizi çok güzel yerlere götürdü. Daha önce hiç Kekova’ya gittin mi?
- D: Hayır.
- Dr. M: Gün ortasında bir yerde durduğumuzda balon gibi paçaları olan pantalonlardan giymiş köylü kadınlar….
- D: Eheh, şalvar.
- Dr. M: ….hamur açıyorlardı. Emel’le oralara yerleşsek diye düşündük.
- D: Bazen biz de Meren’le Artvin’in yaylalarına kaçıp sade ve her şeyden uzakta yaşamanın ne kadar güzel olabileceğini düşünüyoruz.
- Dr. M: (Gözlerini iri iri açarak). Ama insan 20li yaşlarında düşünmez ki canım böyle şeyler! Sen daha Nobel ödülü alacaksın.
- D: Nobel ödülü alabileceğimi sanmıyorum, ama bu beni hiç rahatsız etmiyor. Devam...
Permalink
Ağustos 1, 2007 at 07:10
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım

New Orleans’ta kasırganın yaz mevsimi nemi ile yapış yapış Devam...
Permalink
Mayıs 7, 2007 at 07:03
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Müzik, New Orleans, Siportif genç
Meren’in yokluğunda kendimi yüzonaltıbin etkinliğe vermiş bir insan olarak, bugün burada sizler ile bunların bir kısmını paylaşmak için toplanmış bulunuyorum. (“Toplandım” çünkü bir süredir o etkinlikler arasında hocama, bilim dünyasına ve kendime kafayı takmış yine bunalımsal hisler içine girmiştim, top(ar)landım – sayılır. :) Devam...
Permalink
Mart 24, 2007 at 08:00
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Siportif genç
saldırgan sera örgütle,kepaze döşsel ürüyekalır
çabuk pastörizasyoncağızsa mahvediveresice.**

Bisikletimi sürerken bir yandan dışımdan eski bir Bulutsuzluk Özlemi parçası söylüyordum… “Karanlık soğuk, alabildiğine geniş, ama şimdi ıssız…” Uzun zamandır dinlememiştim, en sevdiğim parçalarından biriydi. Sesli şarkı söylemek huyum yoktur normalde – korkunç sesimle insanları üzmek istemem. Bugünü özel yapan bir şey de yoktu. Sadece içimden gelmişti sanırım. Çevredeki büyük ve parlak iş merkezlerininin birinden az önce çıkmış olduğunu tahmin ettiğim elinde evrak çantası, bakımlı zenci bir kadının yanından öyle şarkı söyleyerek geçerken düşündüm “gören de beni mutlu ve sakin bir insan sanacak“. Bu ironi beni güldürdü. Bir an için kendimi öyle tasasız bir insanmışım gibi hissettim. Hemen geçti. Bisikletle eve dönüyordum, hava çok güzeldi, henüz kararmamıştı. Yollar da, vakit iş çıkışını biraz geçtiği için o kadar kalabalık değildi. Keyifliydi aslında. Ama malesef tasasız filan değildim. Devam...
Permalink