Beklenmeyen diyaloglar

f3_2.JPG

(Not: burada anlatılanların size daha anlamlı gelebilmesi için öncelikle yaşanmış ve yaşanmamış diyaloglara göz atmak isteyebilirsiniz.)

Cuma günü Dr. McC ve Dr. M ile yediğimiz yemekte beklenmeyen bazı diyaloglar gerçekleşti. (Hayır, işaret parmağımı Pardusman gibi ileri doğrultarak “hocamın karısı bir kompleks… ehm pardon… kornfileyks yumağıdır!!” demedim.)

Beni az çok tanıyanların farketmiş olabileceği üzere, ben yerinde rahat duramayan, bir şeyleri sürekli düzeltme derine düşen, kafasından proceler yaratan, uygulamaya çalışan, lider ruhlu, huysuz ama girişimci bir insanım. (Gelecekte beni işe almayı düşünüp Google’a soran müstakbel işverenlerim, burası sizler içindi). Fakat Dr.M, Katrina sonrasında bölümde fiziksel olarak bulunan tek öğrenci ben olduğum için beni bölümün Öğrenci Konseyi Temsilcisi yapıverdiğinde “ayol ben ne anlarım Amerikalıların işlerinden” diye düşünmüş ve ürkmüş idim (sayın müstakbel işveren, hemen “sorumluluk almaktan korkan biri” olduğum izlenimine kapılma, bir oku sonuna kadar.) Ayrıca Türkiye’de böyle konseyleri hiç kimse sallamadığından, vakit kaybı bir iş olabileceğini de düşünmüştüm.

Fakat yılda birkaç kere yapılan konsey toplantılarına katıldığımda gördüm ki sadece öğrenciler değil, Dekan da geliyor toplantılarımıza, dertlerimizi dinliyor ve elinden geliyorsa çözüm üretmeye çalışıyor. Ayrıca güz dönemi başında yeni öğrenciler geldiğinde “kaynaşalım partisi” organize etmemiz için bize para bile veriyor. Neyse, geçtiğimiz hafta salı günü (yani meşhur öğle yemeği daha gerçekleşmemişken), konseyin tesadüfen toplantısı vardı. Ve denildi ki:

“sağlık sigortası için çok fazla para ödüyoruz (yılda yaklaşık 1200 dolar), bu konuda bölümlerimiz bize yardımcı olmalı, ayrıca bazı bölümlerde ödenen maaşlar diğerlerine göre daha az, bütün maaşlar eşit olmalı!” “vive la revolution!!!” “komandante çe gevara!!”.

Bunun üzerine her temsilcinin kendi bölüm başkanı ile bu konuyu konuşmasına karar verildi ve dağılındı.

Efendim, bendeniz de, madem bu hayatın gıcık kuralları hocamın sinirbozucu karısını bölüm başkanına çekiştirmeme elvermiyor, mademse ben de bir öğrenci temsilcisi olarak görevimi yerine getireyim ve bu yemekte sağlık sigortası ve maaş konularını açayım, bakalım neler olacak dedim.

Açtım, ve hiç beklemediğim bir şekilde gelecek yıl maaşlarımıza yılda 2000 dolar zam yapılmasını sağladım. Hala inanamıyorum sayın seyirciler. (Sayın müstakbel işveren, iyi oku, tuttuğumu koparırım, üstüne üstlük reprezantabıl bir insanım.) Ay canlar, dile kolay iki bin dölla! (Brüt, ama olsun). Bir de bakalım Amerika’da verilen böyle sözler gerçekten tutuluyor mu? Goreceez.

Bu harika gelişmenin ardından, Çin lokantasından yüzümde Çin seddini aşmış bir Hun’un zafer gülümsemesi ile çıkarken aklıma tek bir şey vardı: “Oliver ağzıma zıçar bu yaptığımı duyarsa, zira bu para onun cebinden çıkacak, nıhahahahahaha”. Eğer o bana bişey derse ben de ona “ilahi adalet olum cüccüüük” derim. (Sayın müstakbel işveren, sakın yanlış anlamayınız. Bizim hocamızla böyle samimi bir ilişkimiz var şizofren fantazilerimizde. Di mi Cevat Abi? Evet).

  • Share/Bookmark

2 Yorum »

  1. Baris said,

    Eylül 10, 2007 @ 02:34

    Pek gussel olmus, oh olsun o O’a da, daha cok para ciksin cebinden!

    Ben de yapmis idim o konsey seysinden zamaninda, CVnde gussel duruyor :P

  2. bernardo said,

    Eylül 11, 2007 @ 18:20

    ilahi adaletin hastasiyim; farkinda olmadan karsina cikiveriyor bazi seyler, vay be ilahi adalet diyip geciyorsun. ama boyleyken boyle duygucugum; ilahi adalet var. bu daha baslangic, kimsenin ahi kimsede kalmaz derler. ilerde bakip da keyifle gulebilecegin daha cok hallere duser oliver, na buraya yaziyorum. ( keyifle gulmek derken seni bir erol tas yapmis degilim, daha ziyade bir hulya kocyigit komplosunun ardindan gelen oh olsun adama bak kiza neler yapmisti biraz da o surunsun keyfi bu )

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın