Nisan 30, 2012 at 16:19
· Filed under Evliya Çelebi, Kültür Şoku
Senegal’e vardığım günü takip eden hafta sonu arkadaşlarım beni Popenguine’e götürdüler. Cuma akşamı dışarı çıkmıştık (ve Dakar’ın görece fakir ve kirli sokaklarıyla tezat oluşturan yeni ve şık bir gece klubünde bir şeyler içip biraz dans etmiş, biraz da dans edenleri izlemiştik. Afrikalı güzellerin bu kulüplere nasıl seksi kılıklarda geldiğini görünce ağzım bir karış açık kaldı). O yüzden planladığımız kadar erken çıkamadık yola. Olabildiğince erken düşmek istiyorduk yollara, çünkü Dakar’dan çıkmak için tek bir ana yol var ve sabahın erken saatleri dışında acayip kalabalık oluyormuş. Devam...
Permalink
Nisan 15, 2012 at 10:56
· Filed under Bilim ve felsefe, Çizimler, Doğa ve Hayvanlar, Doktora-sonrası
Zaman geçtikçe hayatıma ne kadar damgasını vurduğunu farkettiğim bir minik biyolokum özlü sözü var. Annem bunun öyküsünü dost meclislerinde anlatmaya bayılır, ben de hep utanırım (ama işte şimdi de ben size söyleyeyim). İlkokulda filan olmalıydım. Fen derslerini çok seviyordum, ama annem bir sanat insanı olduğundan beni sürekli çeşitli el işi ve sanatsal faaliyetlerle oyaladığından, adeta bir kişilik bölünmesi yaşıyordum. Sevgili büyüklerim de, hunharca “e büyüyünce nolcen bakalım” sorularıyla beni buna acilen bir cevap aramaya itiyorlardı. Oysa ki de daha çok gençtim. Devam...
Permalink