Eylül 28, 2012 at 01:30
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Evliya Çelebi, Fotoğraf
Bu yaz çok kısa bir süre için de olsa Türkiye’deydim. Kısa süreli olmakla beraber, sıkı bir planlama ile ailecek biraz gezmeyi ve daha önce görmediğim yerler görmeyi başardık. Bu yerlerden biri, annemin önceden birkaç kere gittiği ve her defasında “Duygu seni ilk fırsatta oraya götüreceğim, bayılacaksın” dediği Saklıkent (Fethiye) oldu. Bayıldım nitekim. Devam...
Permalink
Mayıs 3, 2012 at 11:34
· Filed under Fotoğraf
Dakar’ın sokaklarında yürüyorum. Fotoğraf makinam yanımda, ama elim bir türlü makinaya gitmiyor. Bol bol fotoğraf çekecektim. Çekmiyorum. Fotoğraf makinasını elime aldığım andan itibaren bir başkası olacağım çünkü. Bu halimle (makina çantamda gözlerden uzak iken) beyaz bir kadınım sadece. Belki Dakar’da yaşıyorum uzun süredir, belki sadece ötedeki sokaktaki bakkala gidiyorum. Bu halimle pek tabi, üç sokak ötedeki iş yerime gidiyor bile olabilirim. Bu halimle ben, ten rengime rağmen “buralı” sayılabilirim. Ama fotoğraf makinasını elime aldığım an iş değişecek. Devam...
Permalink
Mart 11, 2012 at 20:18
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Evliya Çelebi, Fotoğraf
Senegal’de kalbimi çalıveren şeyler listesinin en üst sırasına açık arayla oturan güzellik: Baobap ağacı. Benim baobapla tanışmam aslında Senegal’e gitmeden hemen önce oldu. Bu gezi planımdan hocama bahsettiğimde bana ”Ben Senegal’e hiç gitmedim ama annemle babam Senegalli bir grubun müziklerini çok seviyorlar, bana CD’sini çekip vermişlerdi, sana onu getireyim de gitmeden dinle” dedi. Devam...
Permalink
Aralık 9, 2011 at 00:11
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Evliya Çelebi, Fotoğraf
Benim problemim şu hayatta yapmak istediğim her şeyi kafamda kocaman işler haline getirmem. Mesela şu blog yazısını ne zamandır yazacağım, yok biraz daha araştırayım, güzel bir şeyler yazayım filan derken hayat geçip gidiyor. O sırada ben paylaşamadığım yüzlerce fotoğrafa dönüp bakacak vakti bile bulamıyorum. Niye, maksat her şey mükemmel olsun, kafamda büyüdükçe büyüyen, sofistikeleştikçe ürkünçleşen o kalıba otursun. Eşittir: üşenilsin, cesaret edilemesin. Devam...
Permalink
Nisan 1, 2011 at 08:14
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Evliya Çelebi, Fotoğraf
Geçtiğimiz yaz bir konferans için Paris’teydim. Her gittiğim şehirde/memlekette Doğa Tarihi Müzesi, Botanik Bahçesi, Hayvanat Bahçesi gibi yerleri mutlaka görmeye çalışıyorum. Paris’te Muséum nationelle d’Histoire Naturelle‘in Jardin des Plants (botanik bahçesi) kısmını görme fırsatım oldu. Böyle şahane çiçekler vardı: Devam...
Permalink
Mart 25, 2011 at 16:16
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Fotoğraf, Siportif genç
Yeni çalışmaya başladığım laboratuvarda (bir ara ayrıntılı bahsederim diye umuyorum) bir doktora öğrencisi var (Ed). Daha Maryland’e taşınmadan önce, şans eseri, Kasım’da gittiğim bir kursa Ed’i de kabul ettikleri için birlikte vakit geçirme şansımız olmuştu ve iyi anlaştık. Hatta o kadar iyi anlaştık ki, birlikte mağaracılık etkinliklerine katılmaya başladık. Bu yazımızın konusu da mağaracılık nitekim.
Read the rest of this entry »
Permalink
Şubat 23, 2009 at 18:02
· Filed under Bilim ve felsefe, Doğa ve Hayvanlar, Fotoğraf
Geçtiğimiz haftalarda Meren’le bir fotoğraf paneline gitmiştik. Panel, Louisiana eyaletinin başkenti Baton Rouge’daki Louisiana Art and Science Museum’daydı. Sonrasında müzeyi de gezme fırsatımız oldu. Küçük bir müzeydi fakat özellikle meteor koleksiyonunun hastası oldum. Devam...
Permalink
Şubat 8, 2009 at 20:47
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Fotoğraf, New Orleans
Offff! Çok yoğunum. Bu da bir çeşit günah çıkarma yazısı. Öncelikle hemen söyleyeyim: Haught’un konuşmasının ikinci bölümünü yazmaktan vazgeçtim. Geçmişte birkaç bölümlük yazı yazmayı planlıyorsam önce bölümlerin hepsini yazıp sonra teker teker yayınlıyordum. Bir süredir ben de çok bölümlü planlanan yazıların sadece tek bölümünü yazma hastalığına tutuldum. Devam...
Permalink
Eylül 15, 2008 at 06:21
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Evliya Çelebi, Fotoğraf
Evet biliyorum, Gustav Kasırgası geçti gitti, üstelik arkasından bir de Ike Kasırgası geçti. Fakat Gustav’dan kaçış maceramızın son iki gününde çektiğim fotoğraflara bakarken, bunların bir kısmını paylaşmam lazım diye düşündüm (böyle düşünmemde okumam gereken bir sürü makale olması, ama birkaç tanesini okuduktan sonra “aman kısa bir ara vereyim” deyip o kısa arayı elimden geldiğince uzatma isteğim de rol oynamış olabilir, mümkündür). Devam...
Permalink
Kasım 26, 2007 at 02:28
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Fotoğraf
Hafta sonu Louisiana’nın doğal yaşam alanlarını keşif gezilerimizin ilkini sonunda gerçekleştirdik ve uzun zamandır aklımda olan Jean Lafitte Ulusal Parkı‘na gittik. Louisiana doğası bataklıklardan ibaret (wetlands). Ama bataklıklar, Sabancı gibi içini doldurup, kurutup üzerine bina dikmeye çalışılması gereken bir avuç çamur değil, biyolojik çeşitliliğin oldukça fazla olduğu görülmesi ve korunması gereken doğal yaşam alanları. Hatta, binlerce canlıya ev sahipliği yapmanın yanı sıra, bataklıklar burada kasırgalara karşı doğal barikat görevi de görüyorlar. Devam...
Permalink
Şubat 25, 2007 at 09:18
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Fotoğraf
Permalink
Ağustos 14, 2006 at 22:28
· Filed under Fotoğraf, Savaş
Ağustos 6, 2006 at 23:03
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Fotoğraf
Paralel evrende ben bir zoologum. Vahşi hayvanların peşinden koşuyorum, onları tedavi ediyorum, onlara dokunuyorum, yaptığım işlerden dolayı bana Nobel Çevre Ödülü veriyorlar… (O evrende Nobel Çevre Ödülü diye bir şey var.) Devam...
Permalink