Eylül 17, 2012 at 16:11
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, Gülümseten işler, Hobi
Kaçak Biyolokumunuzdan selamlaaaar sevgileeeer. Hemen konuya giriyorum. Sizlere bugün şehir bahçeciliğinden bahsedeceğim! Öncelikle belirtmek istediğim şey, benim de bahçecilik işinde aslında çok yeni olmam (gerçi domatesleri duymayan kalmadı, Radikal Gazetesi sağolsun). Hatta öyle ki, bir biyolog olarak bitkilere ilgi duymam, utanılacak derecede geç gerçekleşti. Fakat bir kez bu işin keyfine varınca, belki benim gibi zamanında gözü korkmuş ya da bu işi sıkıcı bulmuş olan insanlar varsa, onlara bir parça ilham olabilmek adına geçen ay bir internet semineri vermeye cüret ettim. Bu yazıya o seminerin videosunu da koymak istiyordum ama elimizde olmayan bir takım sebeplerden ötürü videoyu henüz yükleyemedik. YouTube’e yüklenir yüklenmez yazıyı güncelleyerek paylaşacağım. Devam...
Permalink
Mayıs 26, 2010 at 00:50
· Filed under Gülümseten işler, New Orleans
Önnot: En güzeli, aşağıdaki uzun yazıya blog girdisinden ziyade bir öykü muamelesi yapılması. Tek amacım aşağıda anlatılan bu tatlı günü kayıtlara geçirmek olduğundan, yazının uzunluğundan gözü korkup pencereyi kapatacak olanları son derece anlayışla karşılayacağımı önceden belirtmek isterim :) Fotoğraflar Meren’in şuradaki günlük yazısını okumuş olanlara tanıdık gelecektir. Ama yazılar farklı. (Bu da, aynı güne benim bakışım).
Devam...
Permalink
Aralık 23, 2009 at 02:23
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Gülümseten işler, victory is mine
Caaaanım okurlar… Biliyorum son zamanlarda doktora başvurusu, akademik hayata atılma derdi ile aklını bozmuşlara öğütler filan derken bu konularla hiç ilgilenmeyen bir kısmınız “eee bu Biyolokum da çok oldu ama” diyerek beni kalbinizden silmek üzereydiniz. Ama durun. Beni sevmekte ne kadar haklı olduğunuzu hatırlatmak için size simit yaptım! Devam...
Permalink
Nisan 29, 2008 at 00:57
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Gülümseten işler
(Aylarca yazmamanın bir cezası olarak olan biteni maddeler halinde yazmaya niyetlenmiştim, fakat sıkılmak üzereyim. Bu yüzden bu 3. ve sonuncu madde olacak. Bundan sonra daha sık yazacağıma inanıyorum gönülden, ekranın diğer tarafındaki pek sayın ve sevgili okur/lar. Aklımda bir sürü fikirler var!) Devam...
Permalink
Aralık 12, 2007 at 07:35
· Filed under Gülümseten işler, New Orleans
New Orleans’ta kasırgadan sonra pek çok “dükkan” kapanmıştı. Bunların kimisi uzun zaman (ya da hiç) açılmadılar. Devam...
Permalink
Eylül 11, 2006 at 00:47
· Filed under Gülümseten işler
Malazgirt, sıkıcı ve ezberci tarih derslerinden “binyetmişbir”de Anadolu’nun kapılarını kıraraktan girdiğimiz, günümüzde Muş iline bağlı şirin bir ilçemiz (daha fazla anahtar kelime yazmak istemiyorum, malum zihniyette arkadaşlar tuuuran taktiği ile Google’dan gelerek blogu sarmasınlar). Benim gidip görmüşlüğüm yok, esasen benim için özel bir anlamı da yoktu, taa ki Netameli’nin (yani Hatice Dündar) yaptıklarını öğrenene kadar.Daha önce bahsetmiştim aslında. Hatice, pek de hesapta yokken öğretmen olmuş, tayini Malazgirt’e çıkmış. Sonra bulunduğu okulun eksiklerini gidermek için kampanyadan kampanyaya koşmaya başlamış. Önce okul kütüphanesi için kitaplar topladı, sonra çocukları aldı İstanbul’a götürdü. (Daha birsürü şey var). Şimdi de İstanbul’da çocuklarla buluşup vakit geçiren Ekşi Sözlük yazarları iade-i ziyarete gideceklermiş. Onlara katılmak için sözlük yazarı olmak gerektiğini sanmıyorum (yani bu keyifli vesile ile Malazgirt’i görüp çocuklarla vakit geçirmek pek harika olmaz mı?). Bir de eli boş gitmek istemiyorlar. Yardım etmek isterseniz şuraya bir göz atın. Devam...
Permalink
Nisan 29, 2006 at 23:00
· Filed under Gülümseten işler, Öyle oldu böyle oldu
Amerika’ya değil, ama “Dünya”ya geldi: İşte Kaan. Teyzem’le Boğaç Abi’min ikinci (ve sanırım son) şaheserleri: Devam...
Permalink
Nisan 24, 2006 at 00:06
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Gülümseten işler, Müzik
İşte sonunda burada! :))) Benim de ağzım kulaklarımda. Sokaklar, cockroach abiler, evler, insanlar, her şeyler şekil değiştirdi gözümde, her şey daha bir güzel. Evet tam sevgi kelebekleri olduk. Yaşasın! Devam...
Permalink