P’ye mektuplar: antidepresanlara dair
Kendimi bildim bileli hep sırtımda görünmez bir yük, içimde bir endişe ve sıkıntı olageldi. Bu hisler zaman zaman çok arttı, zaman zaman azaldı, ama hiç kaybolmadılar. İşin garip yanı, bunlar benim işlevsel bir vatandaş, iyi bir öğrenci olmamı engellemediler, hatta ben sanki bunları yakıt olarak kullanan bir trendim. Çuf çuf çuf ordan oraya gezindim. Arkadaşlarımdan sık sık ‘iyi de niye bu kadar gerildin/endişelendin’ lafını, ailemden de ‘bi mutlu olamıyorsun’ serzenişlerini duydum. Ben de kendime hep kızdım. Adeta kötü bir ebeveyn gibiydim kendime karşı, ne yaparsam yapayım kendime yaranamıyordum. Lise dereceyle bitiyordu, ben istediğim bölüme giremeyeceğim diye kabuslar görüyor, yeterince akıllı değilim, yeterince çalışmıyorum diye kendime kızıyordum. Sonra istenilen bölüme kat kat üstünde puan ile giriliyordu, bu sefer kendimde gıcık olacak başka bir şey, hayatta endişelenecek başka mecralar buluyordum. Devam...