Ekim 16, 2011 at 21:01
· Filed under Anılar 9, Edebiyat, Hobi, Moleschino arşivi, Müzik
Bir zamanlar Moleschino adında şahane bir kollektif blogumuz vardı, aslında hala da var, okumak isterseniz yazılar nefiz, sadece uzun zamandır hiçbirimiz yazmıyoruz. Geçenlerde oradaki yazılarımın yedeklerinin bende bulunmadığını hatırladım, hem Biyolokum’a biraz hareket gelsin, hem de yazılar burada yedeklensin amacıyla, daha önce okumamış olanlarınız için Moleschino yazılarımı ara ara buradan da yayınlayacağım. İlk yazı, 2007 yılında yazmış olduğum Entel Yapbozu. Önceden okumuş olanlarınızı ise hayal kırıklığına uğrattıysam çok özür diliyor, gelecek maçlara işallah, maşallah diyorum. :)
Devam...
Permalink
Nisan 2, 2009 at 15:31
· Filed under Anılar 9, Bilim ve felsefe, victory is mine
Darwin sansürü ile kıpır kıpır olan medya, her gün yeni bir haber, günceme baskına gelen öfkeli evrim karşıtları derken, hayatımda neler olup bitiyor paylaşmaya pek vakit kalmadı. Devam...
Permalink
Ocak 11, 2009 at 01:53
· Filed under Anılar 9, Ben Düygü Hanım nasılım, Öyle oldu böyle oldu
Bu, insan sağlığına zararlı derecede uzun bir “Sevgili günnük” yazısıdır. “Şunu yaptım bunu ettim” formatına sahiptir. Bir sürü kişisel ayrıntı içermektedir, tarihe not düşülsün, kayıtlara geçilsin, “yaz kızım” ki yıllar sonra bakılıp “ayyyy ne güselmiiişş” denilsin amacıyla yazılmıştır. Bu yazıda ayrıca okuyucuya “bunu da sonra uzunca yazıcam” tarzında tutulmama olasılığı yüksek sözler verilmektedir. Okurun maruz kalacağı duygusal travmalardan yazar sorumlu tutulamaz. Onu baştan diyim. Devam...
Permalink
Kasım 25, 2008 at 23:30
· Filed under Anılar 9, Hobi
İlkokuldayken barbi bebeğime elbise diktiğim bir esnada sarfetmiş olduğum “Annneeee, ben bilim kadınının yanında birazcık da terzi olabilir miyim?” lafını annem herkeslere anlatmayı pek sever. Geniş spektrumlu bir sanat insanı olduğundan dolayı, küçüklüğümden beri beni sürekli sanata ve el işi hobilere maruz bırakmış bir “dandoldenyus”tur bu afacan kadın. Bugün ben, sabah kalktığında takacağı takıya önce karar verip ona göre giyecek uyduran bir “kolyesiz küpesiz evden çıkmam ağğbi” insanı isem, o da bu hatun kişi ve Olgunlaşma Enstitüsü’ndeki çetesi yüzündendir (ki o çeteye küçük halam Niyalala’nın da dahil olduğunu söylemeden geçmek istemem).
Buradan hepsinin örtmenler gününü de kutlarım ayrıca :) Devam...
Permalink
Kasım 11, 2008 at 08:03
· Filed under Anılar 9, New Orleans
Ortaokuldaki ilk senemdi. En yakın arkadaşlarım Aslı ve Dilay’dı. Aslı’nın dergilerden keserek biriktirdiği bir sürü Michael Jackson resimleri vardı (o zamanlar Michael Jackson’ın pedofil olduğu söylentileri yoktu, ve burnu da düşmemişti). Dilay ise Evde Tek Başına’daki çocuğun (ismini telaffuz etmek bana hep garip gelmiştir, Makkulay Kalkin’in :) resimlerini biriktiriyordu. Orta Okullu Küçük Kızlar El Kitabı’nda belirtilen kurallar gereğince, bir başkasının resmini biriktirdiği, hayranı olduğu ünlü kişinin resmini biriktiremezdiniz. Devam...
Permalink
Haziran 11, 2008 at 19:22
· Filed under Anılar 9, Ben Düygü Hanım nasılım
Permalink
Mart 20, 2008 at 05:08
· Filed under Anılar 9, Edebiyat, Sakin olmak lazım
Aklımda bir sürü şey var ama bir türlü yazamıyorum sevgili okur. O yüzden karar verdim, yine “sevgili günnük” tadında yazacağım, hayatımı madde madde anlatacağım sana. Belki böylece üzerimdeki “yazı yazmalıyım” yükü biraz kalkar, o zaman acelesi de kalmaz, o zaman asıl yazmak istediğim, derin ve ağdalı ve mesaj kaygılı ve hayat sorgulamalı yazılarıma odaklanabilirim, canım okur. Devam...
Permalink
Nisan 8, 2007 at 06:35
· Filed under Anılar 9
Karafatma, hamamböceği, kakalak, kalorifer böceği, cockroach (ing.), la cucaracha (isp.), la cancrelat (fr.), gregor, kokroç abi… Devam...
Permalink
Haziran 10, 2006 at 20:40
· Filed under Anılar 9, üzüntü ve muz kabuğu
Nisan 2, 2006 at 19:20
· Filed under Anılar 9
Benim küçüklüğümden beri posta kutularına karşı bir zaafım var. Hani posta kutusunun içini gösteren o ince uzun boşluktan, karanlığın siyahı yerine bir beyazlık gördüğünüz ve onun bir fatura olmadığını anladığınız bir an vardır. Posta kutusunun anahtarını bulmak üzere çantanıza elinizi heyecanla uzatmanıza vesile olan bir andır o. İşte ben ona bağımlıyım, uyuşturucuya bağımlı gibi bağımlıyım hem de. Posta kutusunun kapağını açınca mektupların düşmeye meylettikleri, benim onları tutup elime aldığım ana bağımlıyım. Devam...
Permalink
Kasım 5, 2005 at 23:56
· Filed under Anılar 9, Uncategorized
Benim hücre biyolojisi çalışmam lazım. Oturup o güzel kalın kitabı efendi gibi okumam, orada yazanlardan başka birşey düşünmemem ve bu lanet bilgisayarın klavyesiyle herhangi bir temasta bulunmamam lazım. Zira pek yakında sınavım var. Öğrenmem gereken çok şey var, ve böyle leyla olmaya devam edersem Pompei’nin son günlerine benzeyecek hayatım. Devam...
Permalink