Eylül 24, 2007 at 03:43
· Filed under Doğa ve Hayvanlar, New Orleans
Düşünün ki siz bir tembel hayvansınız. İş arıyorsunuz, New Orleans’taki Audubon Hayvanat Bahçesi’ne başvurdunuz, “rezüme”nize baktılar (buralarda CV demezler), kualifikeyşınlarınızın iş tanımının gerektirdiklerine haydi haydi yettiğine ve son derece tembel bir hayvan olduğunuza karar verdiler, yaşınız da genç, bu da size artı puan kazandırdı, ve tatttaaa, işe alındınız. Artık Audubon Hayvanat Bahçesi’nde kendinizi gelene gidene gösterecek, kırıtarak yürüyecek, ilgi manyağı olacak, birisi size fıstık atarsa ona pis pis bakıp “piliz du nat fiid di enimıls” diyeceksiniz. (Konuşamazsanız levhayı gösterin). Devam...
Permalink
Eylül 9, 2007 at 23:23
· Filed under victory is mine
(Not: burada anlatılanların size daha anlamlı gelebilmesi için öncelikle yaşanmış ve yaşanmamış diyaloglara göz atmak isteyebilirsiniz.) Devam...
Permalink
Eylül 3, 2007 at 15:09
· Filed under Uncategorized
(Bir başka blog girdisi olarak yazıyorum bu açıklamayı ki RSS’ten takip edenler de okuyabilsinler. Öyle de düşünceli bir insanım.) Devam...
Permalink
Eylül 3, 2007 at 06:58
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Doktora
- Dr. M: Kekova’da 3 kişi bir gün için tekne kiraladık. Bizi çok güzel yerlere götürdü. Daha önce hiç Kekova’ya gittin mi?
- D: Hayır.
- Dr. M: Gün ortasında bir yerde durduğumuzda balon gibi paçaları olan pantalonlardan giymiş köylü kadınlar….
- D: Eheh, şalvar.
- Dr. M: ….hamur açıyorlardı. Emel’le oralara yerleşsek diye düşündük.
- D: Bazen biz de Meren’le Artvin’in yaylalarına kaçıp sade ve her şeyden uzakta yaşamanın ne kadar güzel olabileceğini düşünüyoruz.
- Dr. M: (Gözlerini iri iri açarak). Ama insan 20li yaşlarında düşünmez ki canım böyle şeyler! Sen daha Nobel ödülü alacaksın.
- D: Nobel ödülü alabileceğimi sanmıyorum, ama bu beni hiç rahatsız etmiyor. Devam...
Permalink