Dokuları Dilimlerken Dil Öğrenme Araçları

Laboratuvarda yaptığım işler kimi zaman oldukça rutin olabiliyor. Mesela kimi günler 4-5 saat boyunca mum (parafin) içine gömdüğüm dokuları mikrotom adı verilen bir aletle mikronluk dilimlere ayırıp lam (ing. slide) üzerine yerleştiriyorum. Üzerinde dilim dilim doku kesitlerinin olduğu bu lamları daha sonra, çeşitli teknikler için kullanıp dokulardaki gen anlatımı (hangi genlerin nerede aktif olduğu), protein üretimi (belli hücre tiplerinde belli bir protein üretiliyor mu ve üretiliyorsa hücrede nereye konuşlanmış) gibi açılardan inceliyorum.

Doku kesitleri alma işi (ing. sectioning) -bence- kesinlikle sıkıcı değil ama çok rutin bir iş. Gün içinde, elimi kolumu kesit alma işinde kullanırken kafamı başka işlere yorabilme şansına sahip olduğum bir işim olduğu için mutluyum. Çoğu insan bu işin rutinliğinden beziyor ama ben kendime bir yandan yapacak çok keyifli bir şey buldum: Yaygınlaşan podcast’ler (internet üzerinden radyo programı gibi yayınlar) ve mp3 çalarlar sayesinde bir yandan yabancı dil öğreniyorum, ya da Modern Sabahlar filan dinliyorum.

İki şeyden bahsedicem size şimdi. Birincisi bu kesit alma işi nasıl oluyor, üşenmedim laba gittim bugün, fotoğraflarla belgeledim ailenizin araştırmacı gazeteci biyolokum kişisi olarak.

İkincisi de sayesinde çeşitli diller öğrenmeye başladığım podcastler (ki bu bi listeden ibaret olucak).

Bir: Doku kesitleri nasıl alınır ve bu kesitlerle ne yapılır?

Aslında böyle bilim dergilerinde orada burada gördüğünüz rengarenk, fosforlu hücre resimleri, hayvanın gözüne direkman mikroskobu dayamak suretiyle ortaya çıkmıyor a dostlar. Uzun ve zorlu işlemlerin sonucu elde ediyoruz bu fotoğrafları biz labda. Öncelikle, hücre ya da doku bazında bir inceleme yapılacaksa, incelenecek organın kesitlerinin alınması (yani bildiğiniz dilim dilim yapılması) gerekiyor. Bu dilimler santimetrenin binde birinden bile ince olabiliyor (yani 10 mikrondan ince).  Sonra da yukarıda dediğim gibi farklı tekniklerle boyanıyor dokular, hücreler. Bu şekilde mikroskop altında rahatça incelenebilecek doku kesitleri elde ediliyor. İşte adım adım “doku kesiti almacılık”.

Bizim labda son model mikrotom (ing. microtome) var (markasının Leica olduğunu belirtmek isterim). Aranızda bu tekniklere ve mikrotoma aşina olanlar varsa muhtemelen eski versiyonlarını görmüş olmalılar.

Mikrotom dediğimiz alet, yatay olarak yerleştirilmiş fena halde keskin bir jiletin hemen arkasındaki hareketli bölmeye kesilecek örneğin konulması ve bu bölmenin kol çevrildikçe öne mesela 20 mikron ilerleyerek örneğin bu kalınlıkta kesilmesini sağlaması mantığıyla çalışıyor.

Bu esnada mikrotomun hemen yanındaki lam ısıtıcısını (ing. slide warmer) açıyoruz. Bu metalden bir levha ve lam ile lamın üzerine koyduğumuz suyu ısıtıyor. Bunun sebebi mum kesitlerin kimi zaman buruşuk çıkabilmesi. Böylece suyun üzerine konan kesitler sıcaklık ve suyun etkisi ile açılıp düzleşiyorlar.

Kesit almaya başlayınca, her bir dilim bir diğerine yapışarak geliyor – neyse ki! Eğer yapışmasalardı hepsini tek tek lamın üzerine koymak işi ciddi derecede keyifsizleştirebilirdi. Zaten baya sabır gerektiren bu işi ancak peygamberler filan yapıyor olurdu.

Burada gördüğünüz tam anlamıyla bir “ama zaten burda yapılmışı var” vakası. Bu hafta yaptığım halihazırda sona ermek üzere olan deneyin sonucunu görüyorsunuz yukarıda. Bu lamın üzerinde bütün bir embriyo kesiti yerine sadece kanat kesiti var (böylece ilgilenmediğim diğer dokular lam üzerinde yer kaplayıp işi uzatmıyor). İn situ hibridizasyon (ing. in situ hybridization ‘on sections’) dediğimiz (ve gençlik yıllarımı kendisine harcadığım) teknik de, özel bir takım malzemeler kullanılarak, belli bir genin belli bir dokuda aktif olarak üretilip üretilmediğini anlamamızı sağlıyor. Lam üzerinde gördüğünüz mavi renk, genin aktif olarak üretildiği yerler. Keza aşağıdaki resimlerde de (daha önceden yaptığım ve mikroskopla resmini çektiğim örnekler bunlar) gördüğünüz bütün mavi renkler genin üretildiği bölgelere işaret. Alt alta gelen bütün resimler aslında aynı kanattan alınmış farklı kesitler. Her genin aktif olduğu bölgelerin nasıl farklı desenler oluşturduğuna dikkat edin. Mesela en alttaki Sox9 denilen gen, diğerlerinin aksine kıkırdakta – çubuk çubuk görünen kısımlarda – aktif olarak üretiliyor.

İki: İşte bu pek zahmetli işi saatler boyu yapmak zorunda kalınca insanın en sevgili dostu mp3 çaları ve içindekiler oluyor. Bu zamanlarda dinlediğim dil öğreten podcast hizmetlerinin listesi şöyle:

(Tabi bu podcastlerden yararlanabilmek için malesef İngilizce bilmeniz gerekiyor, zira her bir programda İngilizce konuşan ve öğretilen dili az biraz bilen bir sunucu ile, öğretilen dili şakır şakır konuşan ve ayrıca İngilizce de konuşan bir başka sunucu var. Bunlar aralarında sohbet ederek size günlük konuşma dilini öğretiyorlar).

- Praxis Language şirketinin çeşitli podcastleri: Ben FrenchPod‘u ve ChinesePod‘u dinliyorum. İlk çıktığında bütün seviyedeki dersler bedavaydı, daha sonradan sadece başlangıç seviyesini bedava bırakıp diğer seviyeleri paralı yaptılar (ayda yaklaşık 5 dolara bütün mp3leri indirebilirsiniz, -hatta bu parayı bir defa ödeyip bütün programları indirirseniz aylarca gider- bence çok uygun bir fiyat).

- Radio Lingua Network: İskoçyalı bir amcanın ilginç aksanına maruz kalmak ve çeşit çeşit dil öğrenmek isterseniz bu Kahve Arası (Coffee Break) dil öğrenme programları pek güzel. Fransızca ve İspanyolca için kapsamlı ama daha başlangıç seviyesinde dersler var (praxis’e nazaran), hepsi de ücretsiz. Ayrıca bir de “One minute Filanca Dil” programları var, bunlar çeşit çeşit dünya dillerinde çok basit cümleleri öğretiyor (Türkçe de var aralarında). Sırf fikir edinmek ya da bir yere seyahate gidiyorsanız en azından teşekkürler demeyi öğrenmek için harika dersler.

Norveçlilerin dediği gibi: Ha det!

  • Share/Bookmark

13 Yorum »

  1. istemfer said,

    Eylül 20, 2009 @ 22:47

    Hey çok iyi bu podcastleri söylediğin :) böyle hazırcılığa alışıp bi eyrden duyana kadar beklemeden araştırmak bulmak gerekiyordu ama hocam de ne zamandır istiyodu ispanyolca öğrenmek :)) japoncası yok mu bunnarın, bi bakiiim, onu da ben istiyorum

  2. Duygu said,

    Eylül 22, 2009 @ 09:27

    Bu şirketler yapmıyor olabilir ama Japonca podcast mutlaka vardır, iTunes üzerinden bi ara. Ya da direk Google’a sor, Cleaveland desin.

  3. Murat Gunduz said,

    Eylül 23, 2009 @ 15:02

    Düygü hanımcım,

    Ben bilgisayar başında, sanal alemde, 3 boyutlu okyanusumdan sıcaklık, tuzluluk kesiti çizdire durayım,
    meğersem gerçek hayatta, 3 boyutlu (bildiğin) civcivden kesit çıkaran biyologlar varmış :)

    Sizin önerilerinize kulak verip, italianpod’a üye olmuştum, kesinlikle çok başarılı.
    isteyen olursa, bende nerdeyse bütün dersler mevcut :P

    Ciao!

  4. baratrion said,

    Eylül 27, 2009 @ 15:06

    http://www.livemocha.com/ ben burayi yeni kesfettim, cok detayli incelemedim fakat baya iyi gibi. kullandiklari yontem de rosetta’nin yontemi.

  5. Düygü said,

    Eylül 27, 2009 @ 15:24

    Yaşasın müthiş. Hemen ona da dadanayım :)

  6. Alican said,

    Ekim 11, 2009 @ 10:21

    Mikropreparasyon dersini aldığım şu günlerde yöntemleri sevimli hale getiren pek hoş bir yazı olmuş elinize sağlık =)
    Ayrıca podcast’ler iyi oldu, zaten çok iş yüklenip hiç birini güzelce gerçekleştirmezken bunları da yapılacaklar listeme ekleyeyim heheyt =)

  7. ozge said,

    Kasım 19, 2009 @ 17:11

    ben burayı yeni keşfettim ama bilimik şeyler okumak güzel:) evrimi anlamak takip ettiğim bir oluşumdu, bilimle uğraşınca bir şekilde çevredekilere evrim nedir ne değildir sadece ‘maymundan gelmek’ midir anlatmaya çalışıp anlatamıyor insan, daha geniş kitlelere anlatmayı seçtiğiniz için tebrikler.

    livemocha’nın almancasını deniyorum şu an ama daha ileri düzeyde pratik yapılabilinecek hali var mı henüz keşfedemedim.

    bi de arşivleri okuyamadım odtü mezunu musun?

  8. Düygü said,

    Kasım 19, 2009 @ 18:50

    Özge Evrimi Anlamak sitesini takip ettiğine çok sevindim, ben teşekkür ederim Evrim Çalışkanları adına.

    Evet ODTÜ Biyoloji mezunuyum

  9. mardinx.com said,

    Kasım 24, 2009 @ 15:32

    güzel bir calışma olmuş bence

    saygılar

  10. efran said,

    Ekim 23, 2010 @ 03:23

    çok faydalı bir yazı, patoloji lab da yaptığım staj günlerime döndüm

  11. susuzirmak said,

    Mart 15, 2011 @ 03:08

    Gezmelere doyamadığım Body Worlds İstanbul’da en çok merak ettiğim tekniklerden biriydi bu.
    Paylaştığınız için teşekkürler.

  12. kerem said,

    Ekim 11, 2011 @ 08:20

    ben bi mikrotomu bukadar sevimli anlatan görmemiştim :) sık karşılaşmasakta çok iyi tanıdığım altin benim gözümdeki yeri değişti :)

  13. kerem said,

    Ekim 11, 2011 @ 08:28

    :) % 100 verimle çalışn bişey yok sanırım herkesin başaına gelmiştir şu an ders çalışmayayımda ne olursa yapayım abii:)

RSS feed for comments on this post · TrackBack URI

Yorum yapın