Mart 24, 2007 at 08:00
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Siportif genç
saldırgan sera örgütle,kepaze döşsel ürüyekalır
çabuk pastörizasyoncağızsa mahvediveresice.**

Bisikletimi sürerken bir yandan dışımdan eski bir Bulutsuzluk Özlemi parçası söylüyordum… “Karanlık soğuk, alabildiğine geniş, ama şimdi ıssız…” Uzun zamandır dinlememiştim, en sevdiğim parçalarından biriydi. Sesli şarkı söylemek huyum yoktur normalde – korkunç sesimle insanları üzmek istemem. Bugünü özel yapan bir şey de yoktu. Sadece içimden gelmişti sanırım. Çevredeki büyük ve parlak iş merkezlerininin birinden az önce çıkmış olduğunu tahmin ettiğim elinde evrak çantası, bakımlı zenci bir kadının yanından öyle şarkı söyleyerek geçerken düşündüm “gören de beni mutlu ve sakin bir insan sanacak“. Bu ironi beni güldürdü. Bir an için kendimi öyle tasasız bir insanmışım gibi hissettim. Hemen geçti. Bisikletle eve dönüyordum, hava çok güzeldi, henüz kararmamıştı. Yollar da, vakit iş çıkışını biraz geçtiği için o kadar kalabalık değildi. Keyifliydi aslında. Ama malesef tasasız filan değildim. Devam...
Permalink
Mart 18, 2007 at 22:35
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Evliya Çelebi
ODTÜ Biyoloji yıllarımdan canım ciğerim Ilgaz (nam-ı diğer Goşi), Amerika kıtasına gelmesine sebep olan yüce bir staj programının ardından beni de ziyarete geldi. Yaklaşık bir haftası vardı. Biz de bunun bir kısmını New Orleans’tan Florida’ya arabayla küçük bir yolculuk yaparak değerlerdirmek istedik. Devam...
Permalink
Şubat 25, 2007 at 09:18
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Fotoğraf
Permalink
Şubat 19, 2007 at 01:16
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Müzik, New Orleans
Yazacak çok şey var aslında. Misal, Hrant Dink öldürüldü, ben bir süre dünya ile ilişkilerimi kopardım, labdakiler benim yine onlardan nefret ettiğimi sandılar. (Müthiş bir iletişim kopukluğu yaşıyoruz, bence tabi. Onlar beni çok iyi tanıdıklarını ve anladıklarını sanıyorlar, bu da beni nedense her allahın günü üzüyor. Her neyse.) Devam...
Permalink
Kasım 1, 2006 at 23:11
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Öyle oldu böyle oldu
Bir mübarek Cadılar Bayramı’nı daha geride bıraktık. Dün hep birlikte French Quarter – Bourbon Street’e gittik ve pek eğlendik. Diyecek fazla bir şey yok. Her ne kadar bir başka “haydi insanlar para harcasın” etkinliği de olsa, Cadılar Bayramı gönlümün bir numarası olan bayram. Minik kuzen Ece’nin bile ilk söylediği kelime ve cümleler arasına “Jack”* ve “dis iz Halovin”* sokabilmişsek, bugün Amerikan emperyalizmini damarlarımızda akan bir kan olarak…. Her neyse, lafı uzatmama sözümü tutuyorum :) Devam...
Permalink
Ekim 1, 2006 at 18:19
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Doktora
Son zamanlarda (yan panelde de bahsi geçtiği üzere) çok keyifle takip ettiğim bir karikatür dizisi var: PhD Comics. Yazan ve çizen Jorge Cham*’in tasviri ile “akademik hayata (eğer orada hayat varsa) dair bir comic strip (bant karikatür?)”. Devam...
Permalink
Ağustos 6, 2006 at 23:03
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Fotoğraf
Paralel evrende ben bir zoologum. Vahşi hayvanların peşinden koşuyorum, onları tedavi ediyorum, onlara dokunuyorum, yaptığım işlerden dolayı bana Nobel Çevre Ödülü veriyorlar… (O evrende Nobel Çevre Ödülü diye bir şey var.) Devam...
Permalink
Nisan 24, 2006 at 00:06
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, Gülümseten işler, Müzik

İşte sonunda burada! :))) Benim de ağzım kulaklarımda. Sokaklar, cockroach abiler, evler, insanlar, her şeyler şekil değiştirdi gözümde, her şey daha bir güzel. Evet tam sevgi kelebekleri olduk. Yaşasın! Devam...
Permalink
Ağustos 17, 2005 at 11:32
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, New Orleans
Pazartesi günü Barış’la Canal’da bağımsız filmler, Avrupa filmleri, ve gay temalı filmler gösteren favori sinemamda bir film izlemeye gittik. Filmin 2005 yapımı olmasından ve Holivud filmi olmamasından yola çıkarak Türkiye’de henüz gösterime girmediğini sanıyorum. Bağımsız
Amerikan sinemasının güzide bir yönetmeni olan Don Roos’a ait. İsmi de: Happy Endings yani Mutlu Sonlar. Fırsatınız olduğunda mutlaka izlemelisiniz. Devam...
Permalink
Ağustos 8, 2005 at 14:35
· Filed under Ben Düygü Hanım nasılım, New Orleans
Geçtiğimiz cumartesi Uyen (yuğen diye okuyoruz) bizi Çin/Vietnam süpermarketine götürdü. Daha önce bahsetmiş miydim bilmiyorum ama burada bizim gibi arabası olmayan fukara insanları arabası olan normal insanların götürmesi gerekiyor süpermarketlere. Çünkü bir insan evladının yürüyerek ulaşabileceği ve sebze, meyve alabileceği süpermarket yok etrafta. Devam...
Permalink